Hamdûn Kassâr hazretleri

Hamdûn Kassâr evliyânın büyüklerinden olup, vecîz sözleri, tatlı ve tesirlidir. 884 (H.271)’te Nişâbûr’da vefât edip, Hîre ismindeki kabristanda defnolundu. 
Bu mübarek zat, buyurdu ki: 
“Geçmiş büyüklerin ahlâk ve yaşayışlarını inceleyen, kendi kusurlarını anlar ve büyüklerden geri kalma sebeplerini öğrenir. Eshâb-ı kirâmın, Selef-i sâlihînin, velîlerin hayat hikâyelerini okumak, iyi huylu olmaya sebeb olur.” 

“Kendinde bulunduğu zaman gizli kalmasını istediğin bir şeyi, başka birinde görürsen ifşâ etme.” 
“Bir sarhoşla karşılaşırsan, ona buğzetme, kötü söyleme, çünkü, o duruma sen de düşebilirsin.” 
“Size iki şey tavsiye ediyorum; 1) Âlimlerle sohbet edin, 2) Câhillerden uzaklaşın.” 
“Cömertlik kadar güzel, cimrilik kadar çirkin bir huy bilmiyorum.” 
“İçinden çıkamadığınız mevzûlarda, âlimlere gidip sorunuz. Onlardan istifâde edebilmeniz için; kendinizi hiç kabûl edip, câhil olduğunuzu söyleyerek, samîmiyet, tertemiz bir kalb ve edeb ile gitmeniz lâzımdır.” 
“Âlim, ilmi onunla amel etmek, ilme uymak için öğrenir. Sözü dinlenilen ve yaşayışı büyüklerin yaşayışına uygun olan kimsedir. Âlimler huşû sâhibidirler. Süsleri verâ ve takvâ, sözleri Allahü teâlâyı zikir ve O’nun emir ve yasaklarını insanlara bildirmek, susmaları Allahü teâlânın nîmetlerini tefekkürdür. İnsanlara çok nasihat ederler. İnsanların ayıplarını yüzlerine vurmazlar. Allahü teâlâdan başka her şeyden yüz çevirirler. Hepsi âhirete yarayan işlerle meşgûl olurlar.” 

GAFLET NEDİR?.. 
Hamdûn Kassâr hazretleri, gafleti şöyle târif etmiştir: “Kulun Rabbini unutup, O’nun rızâsını aramayı bırakıp, nefsinin esiri olmasıdır. Dünyâ için süslenen kendisine bir fayda ve zarar vermeye gücü yetmeyen kimselere, insanlara karşı gösteriş yapmasıdır. Böyle kimseden daha aşağı kimse yoktur. Dünyâyı gözünde küçültmezsen, dünyâ ehli gözünde küçülmez. İnsan gücü yettiği kadar kendi kusurlarını görmeye çalışırsa, kendini beğenme belâsından kurtulur.” 
Vefatından kısa bir zaman önce Hamdûn Kassâr hazretlerine; “Tevekkül nedir?” diye sorulunca; “On bin dinar paran olsa bir dinar da borcun olsa bu borcun üzerinde kalmasından ölmeden önce emin olmamandır. Aynı şekilde on bin dinar borcun olsa, bunu ödeyecek hiçbir şey de bırakmasan, Allahü teâlânın o borcunu ödeyecek bir vesile vermesinden ümid kesmemendir” buyurdu. 

Toplam Görüntülenme: 1122

Yayın tarihi: Cuma, 26 Ağustos 2011

Bunları okudunuz mu?