Huzeyfe-i Marâşî hazretleri

Huzeyfe-i Marâşî hazretleri, Müslümanlar tarafından yeni fethedildiği tarihlerde Maraş’ta yaşamış olan evliyadandır. İbrâhim bin Edhem hazretlerinin talebelerindendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 822 (H.207) senesinde vefât etti. Kabrinin yeri meçhuldür...

“DÖRT HUSÛSA DİKKAT ET!..”
Huzeyfe-i Marâşî hazretleri mümkün olduğu kadar insanlardan uzak dururdu. “Yapılan iyi ameller arasında insanın evine kapanıp kalmasından ve böylece Allahü teâlâya ibâdet etmesinden daha iyisi olacağını bilmiyorum” buyururdu.
Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
“Nefsinden râzı olmayan câhil bir kimse ile arkadaş olmak, nefsinden râzı ve memnun olan bir âlim ile arkadaşlık etmekten daha hayırlıdır. Çünkü nefs, dâimâ insanın kötülüğünü ister. Ondan nasıl râzı olunabilir.”
“Dört husûsa yâni gözüne, diline, kalbine ve nefsinin isteklerine dikkat et. Gözün ile harama bakma, kalbinde olandan başka bir şeyi konuşma. Kalbinde Müslümanlara karşı kin, hased gibi kötü hisler bulundurma. Nefsinin hevâsına yâni isteklerine uyma.”
“İbâdet ve tâatleri zamânında hemen yap. Sonra yaparım, diye geciktirmen onları yapmana mâni olabilir.”
“Nîmetlerin çokluğu, seni, onların şükrünü yapmaktan alıkoymasın.”
“Sözü ve hareketleri ile sana Allahü teâlâyı ve âhireti hatırlatmayan kimse ile arkadaş olma.”
“Amellerin en hayırlısı, onunla birlikte Allah korkusu meydana gelendir.”
“Otururken, samîmî olmayan, yapmacık hareketler yapacağımdan korktuğum için, bir arkadaşımla oturmak istemiyorum.”
“İlimde esas, Allah korkusudur. İlmin yanında korku olursa, bu ilmin sana faydası vardır. Yoksa o ilim, senin için noksanlık ve vebâl olur.”
“Boynu büken, ihtiyaç duyuran kusur, büyüklük ve kibir veren ibâdetten iyidir.”
“Namaz, kalbi günah kirlerinden temizler. Gayb perdelerini açar.”

“AKILLI O KİMSEDİR Kİ!..”
“Bu vücûd binâsının direğini yıkmamak ve iyiliklerini atmamak lâzımdır. Devamlı olan âhireti, geçici olan dünyâdan daha çok seven, akıllıdır. Nûru parlar, müjdeleri görünür. Böylece o, bu dünyâya kızarak yüzünü bundan çevirir. Bu dünyâya iltifât etmez, gönül vermez. Dünyâyı vatan ve mesken edinmez.”
“Mahbûbundan, sevdiğinden karşılık bekleyen ve ondan maksadını, dileğini isteyen sâdık bir seven değildir. Çünkü muhib, seven, elinde olanı sevgilisi için verendir, sevdiğinde olanı almak isteyen değil.”
“Yâ Rabbî! Sen ihsânını kesmezken, senden başkasından nasıl bir şey istenir?”
Huzeyfe-i Marâşî hazretleri vefat etmeden evvel buyurdu ki: 
“İhlâs, kulun içi ile dışının aynı olmasıdır.”

Toplam Görüntülenme: 1437

Yayın tarihi: Pazar, 18 Temmuz 2010

Bunları okudunuz mu?