İbn-üş-Şeyh Ebi Ömer

İbn-üş-Şeyh Ebi Ömer rahmetullahi aleyh, hadîs ve fıkıh âlimidir. 651 (m. 1253) senesinde Kudüs’te doğdu. 689 (m. 1290) senesinde Şam’da vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

Îman, yâni Allahü teâlânın birliği akîdesi, bütün semavî dinlerde başka başka olmayıp, hepsi, tevhîd esası üzerine kurulmuştur. Dinlerin aralarındaki fark, sâdece ibâdet bilgilerindedir. Îsâ aleyhisselâm göğe çıkarıldıktan seksen sene geçinceye kadar, Allahü teâlânın varlığı ve birliği akîdesinde, aslâ bir ihtilâf ve çekişme olmamıştır. Bütün havârîler ve onlara tâbi olanlar ve tebe’-i tâbileri, İncîl’de açıkça bildirilmiş olan Allahü teâlânın birliği akîdesi üzere yaşamış ve öylece de vefât etmişlerdir. İlk yazılan üç İncîl’in hiçbirinde (teslîs), yâni Hıristiyanlardaki “baba, oğul, ruh-ül kuds” üçlü inancına dâir tek bir harf dahî yoktu. Sonra Yuhannâ’ya nisbet edilen dördüncü İncîl, Yunanca olarak ortaya çıktı. Bu İncîl’de, Yunan felsefecilerinden Eflâtûn’un fikri olan üç (uknûm) [üç asl, esas varlık] ihtivâ eden ibâreler görüldü. O zaman, İskenderiyye mekteplerinde, Yunan filozoflarının Ravâkıyyûn ve işrâkıyyûn felsefeleri ve sözleri üzerine münâzara ve mücâdele devam ediyordu. Ravâkıyyûn: Mîlâddan üç asır önce Atina’da Yunan filozofu Zenon tarafından kurulan bir felsefe mesleğidir. İşrâkıyyûn: Pisagor tarafından kurulan felsefe mesleğidir. Eflâtûn taraftârı kimseler, Yuhannâ İncîli’nin revaç bulmasını istediler. Ancak o zamana kadar, Îsâ aleyhisselâmın dîninde hâşâ (Allah üçtür) diye bir söz işitilmediğinden, Îsâ aleyhisselâmın dînine inananlar, bunu kabûl etmeyip, şiddet ile reddettiler. Böylece, Îsâ aleyhisselâmın dînine inananlar, iki kısma ayrıldı. Aralarında pek çok münâzara ve muhârebeler oldu. 

Hristiyanların takvimine göre, İsa aleyhisselamdan 325 sene sonra Birinci Kostantin zamanında, İznik’te toplanan ruhban cemiyeti, Îsâ aleyhisselâmın dîninin esası olan tevhîdi [Allahü teâlânın birliğini] terk ettiler. Eflâtûn taraftârı olan Büyük Kostantin’in baskısı ile üç uknûm fikrini, yâni “baba, oğul, ruhül-kuds” akîdesini [inancını] kabûl ettiler. O günden sonra, teslîs akîdesi her tarafa yayılmaya başladı. Îsâ aleyhisselâmın dînine inanan hakîkî müminler, dağılarak perîşan oldular. Böylece, Eflâtûn’un felsefesi meydana çıkıp, Îsâ aleyhisselâmın dîni terk olundu. Bu dîne inanan hakîkî müminler ise, gizlendiler. Az zaman sonra, bunlardan da hiç kimse kalmadı... 

Toplam Görüntülenme: 1158

Yayın tarihi: Pazar, 25 Kasım 2012

Bunları okudunuz mu?