İbrâhim bin Şeybân

İbrâhim bin Şeybân hazretleri, evliyânın büyüklerinden olup, İran’ın Kazvin şehrindendir. 337 (m. 949)’de vefât etti. Medîne-i Münevvereye uğrayıp, Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) kabr-i şerîfini ziyâret ederek, “Esselâmü aleyke yâ Resûlallah” diye selâm verir, kabr-i şerîften “Ve aleyküm selâm ey İbn-i Şeybân” sesini duyardı. Kendisi anlattı: 

“Nefsime muhalefet etmek için, doyasıya çorba içmeyeceğime söz vermiştim. Şam’da bulunuyordum. Bir gün, bir tabak çorba getirdiler. Çorbayı içtim ve çarşıya çıktım. Bir dükkânın önünde içki küpleri gördüm. Dükkân sahibi, ‘Bu içki küplerine niçin bakıyorsunuz?’ deyince, ona nasîhat vermeye karar verdim. Önce küplerden içkiyi yere boşaltmaya başladım. Beni, devletin bu işle vazîfeli memuru sandığı için bir şey diyemedi. Nasîhat vermeye başlayınca beni tanıdı. Elindeki değnekle vurmaya başladı. O sırada, oradan geçmekte olan Abdullah Magribî hazretleri aramıza girip, o kimseyi teskin etti. Bana dönerek ‘Niçin sana vurdu?’ diye sordu. Ben de, ‘Doyasıya yediğim bir mercimek çorbasına karşılık, yirmi kadar sopa vurdu’ deyince, ‘Geçmiş olsun, yine ucuz kurtuldun’ dedi.” 

Yine buyurdu ki: 

“Allahü teâlâ, Müslümanlara âhirette vereceklerine karşılık olmak üzere, dünyâda iki şeyi ihsân etmiştir. Bunlardan birincisi; Cennete bedel olması için câmilerde bulunmak. İkincisi; Allahü teâlânın dîdârına karşılık, mü’minlerin yüzlerine muhabbetle bakmak.” 

Oğluna nasîhatinde, “Helal yemek ye, fakîrlere ve gariplere, hizmet etme imkânı bulduğun herkese hizmette fark gözetme. Bu husûsta herkesi kendinden üstün bil.” 

“Allahü teâlâ, insanlara ihlâsı anlatıp, kendisi tatbik etmeyen kimsenin perdesini, herkesin arasında yırtar ve onun içyüzünü meydana çıkarır.” 

“Sefîl (aşağılık) kimse, Allahtan korkmayan ve O’na âsî olandır. Yine en sefil kimse, her şeyi bedel ile, karşılık ile veren, verdiği her şeyden menfaat bekleyen ve verdiğini başa kakan kimsedir.” 

BÜYÜKLERE KARŞI EDEP!.. 

“Büyüklere karşı edebi, saygıyı terk eden kimse, kendisini insanlar arasında rezil edecek iddialara kapılır.” 

“Evliyâlık yolunda bulunan bir kimsenin gerilemesine, hattâ helakine sebeb olan şey, dünyâ ehlinin hâline meyletmesidir.” 

Babasından rivâyetle buyurdu ki: “Zâhirî edebler için, ilim öğren. Bâtınî edebler için de, vera ve takvâ (haram ve şüphelilerden sakınmak) ile amel eyle. Seni Allahü teâlâdan uzaklaştıran her şeyden uzak dur.” 

Toplam Görüntülenme: 966

Yayın tarihi: Çarşamba, 26 Eylül 2012

Bunları okudunuz mu?