İmâm-ı Busayrî hazretleri

İmâm-ı Busayrî hazretleri, 1212 (H.609) senesinde Mısır’da Busayr şehrinde doğdu. 1295 (H.695) senesinde Mısır’da İskenderiyye şehrinde vefât etti. Cenazesi Kahire’ye getirilip Kurâfe Kabristanında, İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin yanına defnolundu... 

İmâm-ı Busayrî hazretlerine, ömrünün sonuna doğru felç hastalığı geldiğinden, bedeninin yarısı hareketsiz kaldı. Allahü teâlâya, hastalığına şifâ vermesi için Resûlullah’ı vesîle edip çok duâ eyledi. İnsanların en üstünü olan Peygamberimizi öven meşhûr kasîdesini hazırladı. Rüyâda Resûl-i ekreme okudu, çok beğendiler, hoşlarına gitti. Üzerlerinde bulunan mübârek hırkasını çıkarıp, İmâm-ı Busayrî’ye giydirdiler. Bedeninin felçli yerlerini mübârek eli ile sığadılar. Uyanınca, vücûdu sıhhate kavuşmuş idi. Ayrıca Peygamber efendimizin rüyâda giydirdiği hırka-i seâdet de üzerinde idi. Bunun için bu kasîdeye Kasîde-i Bürde denildi. “Bürde” hırka, palto demektir. 
İşte o Kasîde-i Bürde’den bir kısım: 

Selem ağaçlarının bulunduğu yerdeki, 
Peygamber dostlarını yâd mı ağlatan seni? 

Medîne rüzgârı mı, söyle seni ağlatan? 
Gece çakan şimşek mi yoksa İdem dağından? 

Gözlerine ne oldu, dur dedikçe akmakta? 
Kendine gel dedikçe, kalbin coşup yanmakta? 

Hazret-i Muhammed’in, kerem yağmurlarından, 
Bir damla almak ister, bilcümle peygamberân. 

Zâhirî ve bâtınî, rûhânî ve cismânî, 
Varlıkların hepsinden O’dur Hakk’a sevgili. 

Hudutsuzdur zâtının fazîlet ve kemâli, 
Mümkün değil anlatmak, dil ile kemâlini. 

Eğer Resûlullah’ın cümle mûcizeleri, 
Büyüklüğünü dile getirebilse idi, 

Mübârek isimleri anıldığı zamanda, 
Hep çürümüş kemikler dirilirdi bir anda. 

Tâkatımız üstünde, bize yük yüklemedi. 
Baş ve göz üzeredir, emir ve nehiyleri. 

Hakîkî değerini, anlatmaktan âciziz. 
Bu yönüyle övmekten, yeğdir sükût etmemiz. 

Peygamber efendimiz, güneş gibidir bilin, 
Ondan ziyâ bulmakta nücûm-ı resûllerin. 

Allah O’nu ahlâkta, tezyîn edip yarattı. 
Güzel huy, güler yüzle, bezemiştir zâtını. 

Latîf yaratılmıştır gül ve çiçek misâli, 
Parlak ve şereflidir, ayın on dördü gibi. 

Himmetli ve gayretli o Nebî zaman kadar, 
O’nun cömertliğinde, damladır okyanuslar. 

Mübârek bedenini, kucaklayan toprağın, 
Kokusu misk-ü anber gibi hoştur, inanın. 

Ne mutlu o toprağı, koklayıp öpenlere, 
O mübârek kokuyu sîneye çekenlere. 

Toplam Görüntülenme: 1248

Yayın tarihi: Pazar, 31 Temmuz 2011

Bunları okudunuz mu?