Ebû Zer-i Gıfârî (radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 13 Ocak 2006

Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri, ilk Müslümanlardandır. Bir gün dedi ki: “Resûlullah bana, (Binalar Seldağı’na ulaştığı zaman, sen Medine’den ayrıl) diye emretmişlerdi, izin verirseniz, ben Medine’den gideyim” dedi. Hz. Osman müsaade buyurdular ve bir deve sürüsü ile, iki köle verdiler. Yetecek miktarda yiyecek ve hediyeler ile Medine-i Münevvere yakınlarındaki (Rebeze) adındaki köye gitmesini söylediler. Ailesi de Şam’dan buraya gönderildi...
Ebû Zer-i Gıfârî Rebeze’ye bir mescit yaptırdı. Vefat edinceye kadar, gelenlere İslâm dinini öğretti. Hadîs-i şerîfler rivâyet eyledi. Kalan ömrünü burada geçirdi ve orada da vefât etti...

Devamını oku...

Abdullah bin Cahş (radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 12 Ocak 2006

Abdullah bin Cahş hazretleri orta boylu, çok yakışıklı bir zât idi. Peygamber efendimizi pek ziyade severdi... Hicretin üçüncü senesinde yapılan Uhud Harbinde büyük kahramanlıklar gösterdi. Bu mübarek yiğitliğin sembolüydü. Sa’d bin Ebî Vakkas hazretleri, Uhud Harbinde Hz. Abdullah bin Cahş ile arasında geçen konuşmayı şöyle anlatır:
-Uhud’da savaşın çok şiddetli devam ettiği bir andı. Birdenbire yanıma sokuldu, elimden tuttu ve beni bir kayanın dibine çekti ve şunları söyledi:
-Şimdi burada sen duâ et, ben “âmin” diyeyim. Ben de duâ edeyim, sen “âmin” de!

Devamını oku...

Habbâb bin Eret (radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 11 Ocak 2006

Eshab-ı kiramdan olan Habbâb radıyallahü anh, koruyucusuz olmasına rağmen, Müslüman olduğunu açıklamaktan çekinmemişti. Kureyşli müşrikler onun İslâma girdiğini duyunca, ona işkence ve eziyet etmeye başladılar. Çıplak vücuduna demir gömlek giydirip, en sıcak günde, Ramdâ’da, vücudunun yağı eritilircesine, güneş altında tutulduğu da olurdu. Güneşten kızgın hâle gelmiş, ya da ateşle kızdırılmış olan taşa, çıplak sırtı bastırıldığı hâlde, söyletmek istedikleri küfrü gerektiren sözleri, ona söyletemezlerdi! O büyük bir îmânla;
-Allah birdir, Muhammed aleyhisselâm O’nun Peygamberidir, diye haykırırdı.

Devamını oku...

Sa'îd bin Cübeyr (rahmetullahi aleyh)

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 10 Ocak 2006

Devrin valisi Haccâc bin Yusuf, yakın adamlarından birini on kişi ile birlikte Sa’îd bin Cübeyr’i çağırmaya gönderdi. Onu getirmeye giderlerken, bir râhibin kilisesine vardılar. O râhibden Sa’îd bin Cübeyr’i sordular. Râhib onlara yol gösterdi. Gidip, Sa’îd bin Cübeyr’i “radıyallahü anh” secdede buldular. Selâm verdiler. Başını secdeden kaldırdı ve nemâzını bitirip, selâmlarını aldı. “Haccâc seni çağırıyor”, dediler. Allahü teâlâya hamd ve senâda bulundu, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” tehıyyât okudu. Sonra onlarla birlikte Haccâc’ın yanına gitmek üzere yola çıktı...

Devamını oku...

Ubeyd bin Hâris (radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 09 Ocak 2006

İslam ordusuyla müşrik ordusu Bedir’de karşı karşıya geldi... İlk karşılaştıklarında; mü’minler, müşrikleri az, müşrikler de mü’minleri az ve zayıf görerek her iki taraf da çarpışmağa isteklenmiş ve heveslenmişti...
Resûl-i ekrem efendimiz, meydana çıkıp Müslümanların saflarını düzeltti. Bâzıları saftan ileri çıkmışlardı. Sanki, düşman üzerine ilk önce biz gideceğiz diyorlardı...

Devamını oku...

Bilâl-i Habeşî (radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 08 Ocak 2006

Peygamber efendimizin vefâtından sonra Bilâl-i Habeşî ayrılık acısına tahammül edemez olmuş ve artık bir daha ezan okumamıştır. Resûlullah’a olan muhabbetiyle her gün yanıp tutuşuyor, gözyaşı döküyordu. Sonra da Medine’de kalmaya tahammül edemediği için Şam’a gitmeye karar verdi. Hz. Ebû Bekir kalmasını arzu edince, “Yâ Ebâ Bekir sen beni âzad etmemişmiydin? Eğer kendin için âzad etmişsen kalayım, Allah için âzad etmişsen müsâade et gideyim” dedi. Hz. Ebû Bekir “İstediğin yere gidebilirsin” diyerek müsâade etti. Böylece Şam’a gidip orada yerleşti...

Devamını oku...

Abdullah bin Mes'ud (radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 07 Ocak 2006

Abdullah bin Mes’ud, Peygamber efendimizin müşaviri olup, her zaman Peygamberimizin huzuruna hatta evine girmeye izin verilmiş, eshâbın seçilmişlerinden, Cennetle müjdelenmişlerden idi. Hep Resûlullahın yanında bulunarak Kur’ân-ı kerîmi iyi öğrendiği gibi pek çok da hadîs-i şerîf dinlemiş, ezberlemiş ve nakletmiştir.

Devamını oku...

Ebû Talha el-Ensarî (radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 06 Ocak 2006

Resûlullahın âhirete irtihalinden sonra, Eshab-ı kirâmın her biri, onun ayrılık acısına dayanamayarak başka şehirlere hicret etmişlerdi. Hz. Ebû Talha da, ayrılık acısıyla Şam’a gitti. Burada uzun müddet kaldı. Medine’ye dönüp, Resûlullah’ın kabr-i şerîfini ziyaret etmek arzusu her geçen gün fazlalaşmasına rağmen, ancak Hz. Ömer’in şehid edilmesine yakın bir zamanda gelebilmişti...

Devamını oku...

Abdullah bin Selâm (Radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 05 Ocak 2006

Abdullah bin Selâm hazretleri, Eshâb-ı kirâmdan olup, Ensârın büyüklerindendir. Medîne’deki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden idi. Soyu Hz. Yûsüf’e dayanıyordu. Asıl ismi Husayn idi. Müslüman olunca Resûlullah efendimiz ona Abdullah ismini verdi...
Abdullah bin Selâm’ın îmân ettiğine ve fazîletine Kur’ân-ı kerîmin bir âyet-i kerîmesinin şehâdet ettiğini müfessîrler ifâde etmektedirler.

Devamını oku...

İmran bin Husayn (radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 04 Ocak 2006

İmran bin Husayn hazretleri, Eshab-ı kiramdandır. Huzaa kabilesinden olup, Hayber Gazasında, kız ve erkek kardeşi ile birlikte Müslüman olmuştur. Babasından evvel iman etmiştir. Babası Husayn, Peygamber Efendimizin yanına gelince, uygunsuz davranacağını sandığı için ayağa kalkmadı. Peygamber Efendimizin dâvetini kabul edip şehadet kelimesini getirmesi üzerine, yerinden kalkıp babasının elini ayağını öptü. Sırf Allah rızasını gözeterek yapılan bu hareket karşısında Peygamber Efendimizin ağladığı da nakledilmektedir...

Devamını oku...