Câferi Sâdık'a itiraz eden adam

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 31 Ekim 2008

Süf­yân-ı Sev­rî haz­ret­le­ri, bir gün Câ­fer-i Sâ­dık’ın evi­ne git­ti. Câ­fer-i Sâ­dık ona şöy­le bu­yur­du: “Ey Süf­yân! Sen, za­man za­man sul­tân ile gö­rü­şü­yor­sun. O se­ni arı­yor, sen de ona gi­di­yor­sun. Ben ise, müm­kün mer­te­be sul­tan­dan uzak du­ru­yo­rum. Za­mâ­nın hâ­li bu­nu îcâb et­ti­ri­yor. Ya­nım­dan he­men çık, git!”

Devamını oku...

Al­lahım, A­mir bin ­Tu­feyli he­lak ey­le!

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 29 Ekim 2008

Meş­hur ha­dis ve fı­kıh âli­mi İmâm-ı Bey­he­ki, si­yer âli­mi ve mu­had­dis İbn-i İs­hak’tan şöy­le nak­le­der: Amîr Oğul­la­rı­nın he­ye­ti Re­su­lul­lah (sal­lal­la­hü aley­hi ve sel­lem) Efen­di­mi­ze gel­di­ği za­man, iç­le­rin­de Amir bin Tu­feyl ile Er­bed bin Kays, Hâ­lid bin Ca­fer ve Hay­yan bin Mâ­lik de var­dı...

Devamını oku...

Göz­ya­şı de­nin­ce... Atâ es-Sü­ley­mî

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 29 Ekim 2008

Atâ es-Sü­ley­mî, Tâ­bi­în­den­dir. Bas­ra’da doğ­du. 757 (H.140) se­ne­sin­den son­ra ve­fât et­ti. Es­hâb-ı ki­râm­dan Enes bin Mâ­lik haz­ret­le­riy­le gö­rüş­tü. Za­mâ­nın ve­lî­le­rin­den ve baş­ka âlim­ler­den ilim ve edeb öğ­ren­di..

Devamını oku...

Han­belî fı­kıh â­li­mi Ha­sen bin Hâ­mid

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 28 Ekim 2008

Ha­sen bin Hâ­mid el-Bağ­dâ­dî, Bağ­dad’da ye­ti­şen Han­be­lî âlim­le­rin­den­dir. Bağ­dad­lı olup, bir­çok âlim­den çe­şit­li ilim­ler al­dı. İl­min­den çok kim­se­ler is­ti­fâ­de et­ti. Dev­let ida­re­ci­le­ri­ne ve hal­ka ders ve­rir ve her mes’ele­de ken­di­si­nin fet­va­sı­na baş­vu­ru­lur­du...

Devamını oku...

Ab­dülvâ­hid bin Zeyd ­haz­ret­le­ri­nin kö­le­si

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 27 Ekim 2008

Bü­yük ve­lî Ab­dül­vâ­hid bin Zeyd haz­ret­le­ri şöy­le an­la­tır: Hiz­met­le­ri­mi gör­me­si için bir kö­le sa­tın al­mış­tım. Ge­ce ev­den git­miş­ti. Sa­bah olun­ca eve gel­di ve ba­na üze­ri iş­len­miş bir dir­hem al­tın ver­di. Bu­nu ne­re­den al­dın de­yin­ce; “Efen­dim, ben si­ze her gün böy­le bir dir­hem ve­re­ce­ğim. Kar­şı­lı­ğın­da ge­ce­le­ri be­ni ser­best bı­rak­ma­nı­zı is­ti­yo­rum” de­di. Ben de ka­bul et­tim

Devamını oku...

Mü­fes­sir ve mu­had­dis Mu­ham­med bin Ka'b

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 26 Ekim 2008

Mu­ham­med bin Ka’b el-Ku­ra­zî, Ta­bi­în dev­ri­nin bü­yük­le­rin­den­dir. Hic­re­tin 40’ın­cı (m. 660) se­ne­sin­de Haz­re­ti Ali’nin hi­lâ­fe­ti­nin son­la­rın­da doğ­du. Kur’ân-ı ke­rî­min tef­sî­rin­de, bi­rin­ci ta­ba­ka­yı teş­kil eden âlim­ler­den­dir. Bü­yük mü­fes­sir­ler­den olup, ay­rı­ca mu­had­dis­ler ya­nın­da da si­ka (gü­ve­ni­lir) olan râ­vi­ler­den­dir. Biz­zat Ab­dul­lah İbn-i Ab­bâs’dan ve Ab­dul­lah İbn-i Ömer’den tef­sîr öğ­ren­miş­tir...

Devamını oku...

Şâ­fiî fı­kıh â­li­mi Ebû Bekr Kaffâl

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 24 Ekim 2008

Ebû Bekr Kaf­fâl, Fı­kıh âlim­le­rin­den­dir. 1037 (H.429) se­ne­sin­de, Di­yar­ba­kır’ın Sil­van il­çe­sin­de doğ­du. 1113 (H.507)de ve­fât et­ti. Ho­ca­sı Ebû İs­hâk’ın kab­ri ya­nı­na def­ne­dil­di.
Ebû Bekr Kaf­fâl, Şâ­fi­î mez­he­bi fı­kıh âli­mi ola­rak ye­tiş­miş­tir. O de­vir­de adı­na “Mey­yâ Fâ­ri­kîn” de­ni­len Sil­van, bü­yük bir ilim mer­ke­zi olup; bu böl­ge, Ma­laz­girt Sa­va­şın­dan çok da­ha ön­ce Müs­lü­man bel­de­si idi.

Devamını oku...

Münâ­fık­la­rın re­i­si İb­ni Ebî Se­lül

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 24 Ekim 2008

Ab­dul­lah bin Übeyy bin Se­lûl, mü­nâ­fık­la­rın rei­si idi. Ba­şın­da bu­lun­du­ğu ni­fak şe­be­ke­si­nin yap­tık­la­rın­dan do­la­yı hak­la­rın­da âyet-i ke­ri­me­ler, hat­tâ “Mü­na­fı­kûn” adın­da müs­ta­kil bir sû­re na­zil ol­muş­tu. Bu se­bep­le Re­sû­lul­lah Efen­di­miz “sal­lal­la­hü teâ­lâ aley­hi ve sel­lem” bun­la­ra kar­şı hep ted­bir­li olur­du.

Devamını oku...

Hakkâ­ri'nin be­re­ke­ti E­bü'l-­Be­rekât

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 22 Ekim 2008

Ebü’l-Be­re­kât Hak­kâ­rî haz­ret­le­ri, Do­ğu Ana­do­lu ev­li­yâ­sı­nın bü­yük­le­rin­den­dir. Mi­la­di 12. ve hic­ri 6. as­rın son­la­rın­da Hak­kâ­ri’de ve­fât et­ti. La­liş kö­yün­de am­ca­sı­nın in­şâ et­tir­di­ği ve ken­di­si­nin med­fûn ol­du­ğu za­vi­ye­ye def­ne­dil­di...
Ebü’l-Be­re­kât, kü­çük yaş­ta yük­sek ilim sa­hi­bi âlim­le­rin mec­lis­le­ri­ne de­vam et­ti. Genç­li­ği­nin ba­ha­rın­da ilim­le dol­du. Kal­bi Al­lah aş­kı ile yan­dı.

Devamını oku...

Ço­cuk­la­rı­mı ha­li­fe­nin ­ka­pı­sı­na bı­ra­ka­ca­ğım

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 21 Ekim 2008

Haz­ret-i Ömer (ra­dı­yal­la­hü anh) ha­li­fe­li­ği za­ma­nın­da yok­sul ai­le­le­ri ve yaş­lı ka­dın­la­rı do­la­şır, ih­ti­yaç­la­rı­nı giz­li­ce gö­rür­dü. Ken­di­si ise sa­de bir ha­yat ya­şar ve za­ru­ri ih­ti­yaç­la­rı dı­şın­da ha­zi­ne­den pa­ra al­maz­dı. Ku­ru ar­pa ek­me­ği yer, ka­lın ku­maş­lar­dan el­bi­se gi­yer­di...

Devamını oku...