Buhâra velilerinden Hâce Hamîdüddîn
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 02 Kasım 2008
Hâce Hamîdüddîn, Buhâra âlim ve velilerindendir. Şah-ı Nakşşibend hazretleriyle aynı devirde yaşamıştır. Yetiştirdiği talebelerinin büyüklerinden Seyfeddîn Menârî, hocasından duyduğu nasihatleri şöyle nakleder:
Mübarek hocama “Dünyâ nedir?” diye sorulduğunda; “Allah’tan gayri her şey dünyâdır. Senin nefsin alçak ve aşağıdır. Nefsine yakın olan her şey dünyâdır... Dünyâ nefsin evidir ve dünyâlıklar onun harp âletleridir. O kendi evinde rahat durmakta, arkadaş ve dostlarından da yardım beklemektedir. Rûh ise bu âlemde kendi arkadaş ve akrabâlarından uzak kalmış, aslını unutmuştur. İlâhî bir yardım gelmedikçe, ondan bir iş, bir fayda gelmez” buyurdu
Anadolu velilerinden Hoca Ahmed Fakih
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 01 Kasım 2008
Hoca Ahmed Fakih hazretleri, Horasan’da dünyaya geldi. Burada medrese tahsili gördü ve fıkıhdaki üstün bilgisinden dolayı kendisine “fakih” denildi. Ayrıca İran Edebiyatı’na vakıf oldu ve pek çok şiirleri vardır.
Câferi Sâdık'a itiraz eden adam
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 31 Ekim 2008
Süfyân-ı Sevrî hazretleri, bir gün Câfer-i Sâdık’ın evine gitti. Câfer-i Sâdık ona şöyle buyurdu: “Ey Süfyân! Sen, zaman zaman sultân ile görüşüyorsun. O seni arıyor, sen de ona gidiyorsun. Ben ise, mümkün mertebe sultandan uzak duruyorum. Zamânın hâli bunu îcâb ettiriyor. Yanımdan hemen çık, git!”
Allahım, Amir bin Tufeyli helak eyle!
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 29 Ekim 2008
Meşhur hadis ve fıkıh âlimi İmâm-ı Beyheki, siyer âlimi ve muhaddis İbn-i İshak’tan şöyle nakleder: Amîr Oğullarının heyeti Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimize geldiği zaman, içlerinde Amir bin Tufeyl ile Erbed bin Kays, Hâlid bin Cafer ve Hayyan bin Mâlik de vardı...
Gözyaşı denince... Atâ es-Süleymî
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 29 Ekim 2008
Atâ es-Süleymî, Tâbiîndendir. Basra’da doğdu. 757 (H.140) senesinden sonra vefât etti. Eshâb-ı kirâmdan Enes bin Mâlik hazretleriyle görüştü. Zamânın velîlerinden ve başka âlimlerden ilim ve edeb öğrendi..
Hanbelî fıkıh âlimi Hasen bin Hâmid
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 28 Ekim 2008
Hasen bin Hâmid el-Bağdâdî, Bağdad’da yetişen Hanbelî âlimlerindendir. Bağdadlı olup, birçok âlimden çeşitli ilimler aldı. İlminden çok kimseler istifâde etti. Devlet idarecilerine ve halka ders verir ve her mes’elede kendisinin fetvasına başvurulurdu...
Abdülvâhid bin Zeyd hazretlerinin kölesi
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 27 Ekim 2008
Büyük velî Abdülvâhid bin Zeyd hazretleri şöyle anlatır: Hizmetlerimi görmesi için bir köle satın almıştım. Gece evden gitmişti. Sabah olunca eve geldi ve bana üzeri işlenmiş bir dirhem altın verdi. Bunu nereden aldın deyince; “Efendim, ben size her gün böyle bir dirhem vereceğim. Karşılığında geceleri beni serbest bırakmanızı istiyorum” dedi. Ben de kabul ettim
Müfessir ve muhaddis Muhammed bin Ka'b
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 26 Ekim 2008
Muhammed bin Ka’b el-Kurazî, Tabiîn devrinin büyüklerindendir. Hicretin 40’ıncı (m. 660) senesinde Hazreti Ali’nin hilâfetinin sonlarında doğdu. Kur’ân-ı kerîmin tefsîrinde, birinci tabakayı teşkil eden âlimlerdendir. Büyük müfessirlerden olup, ayrıca muhaddisler yanında da sika (güvenilir) olan râvilerdendir. Bizzat Abdullah İbn-i Abbâs’dan ve Abdullah İbn-i Ömer’den tefsîr öğrenmiştir...
Şâfiî fıkıh âlimi Ebû Bekr Kaffâl
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 24 Ekim 2008
Ebû Bekr Kaffâl, Fıkıh âlimlerindendir. 1037 (H.429) senesinde, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde doğdu. 1113 (H.507)de vefât etti. Hocası Ebû İshâk’ın kabri yanına defnedildi.
Ebû Bekr Kaffâl, Şâfiî mezhebi fıkıh âlimi olarak yetişmiştir. O devirde adına “Meyyâ Fârikîn” denilen Silvan, büyük bir ilim merkezi olup; bu bölge, Malazgirt Savaşından çok daha önce Müslüman beldesi idi.
Münâfıkların reisi İbni Ebî Selül
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 24 Ekim 2008
Abdullah bin Übeyy bin Selûl, münâfıkların reisi idi. Başında bulunduğu nifak şebekesinin yaptıklarından dolayı haklarında âyet-i kerimeler, hattâ “Münafıkûn” adında müstakil bir sûre nazil olmuştu. Bu sebeple Resûlullah Efendimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” bunlara karşı hep tedbirli olurdu.