Karabaş Ali Efendi

Karabaş Ali Efendi 1611 (H.1020) senesi Arapgir’de doğdu. Tahsilini burada tamamladıktan sonra Kastamonu vilâyetine hicret edip, burada Şeyh Şâbân-ı Velî hazretlerine talebe oldu. Onun sohbetlerinde yetişip velîlik makamlarına yükseldi. Sonra İstanbul’a geldi ve Üsküdar’daki Mehmed Paşa Câmiinde vaaz ve nasîhatlerde bulundu. Sultan Dördüncü Mehmed Han da vaazlarına gelirdi ve vaazın başından sonuna kadar gözyaşları dökerdi... 

Ali Efendi, 1685 (H.1097) senesi hac yolunda, Mısır’a üç konak mesâfede Kal’a-i Nahl denilen yerde vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önceki vaazında buyurdu ki: 
“İbâdetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran yarar şey, namazdır. Peygamberimiz, (Namaz dînin direğidir. Namaz kılan kimse, dînini kuvvetlendirir. Namaz kılmayan, elbette dînini yıkar) buyurdu. Namazı doğru dürüst kılmakla şereflenen bir kimse, çirkin kötü şeyler yapmaktan korunmuş olur... İnsanı kötülüklerden uzaklaştırmayan bir namaz, doğru namaz değildir. Görünüşte namazdır. Bununla berâber, doğrusunu yapıncaya kadar, görünüşü yapmayı elden bırakmamalıdır. Bir şeyin hepsi yapılamazsa, hepsini de elden kaçırmamalıdır. Sonsuz ihsân sahibi olan Rabbimiz, görünüşü hakîkat olarak kabûl edebilir. Namazları cemaat ile ve huşû’ ve hudû’ ile kılmalıdır. Çünkü, insanı dünyada ve âhırette felaketlerden, sıkıntılardan kurtaracak ancak namazdır. Mü’minûn sûresi başındaki âyet-i kerimede meâlen, (Müminler herhâlde kurtulacaktır. Onlar, namazlarını huşû’ ile kılanlardır) buyuruldu... 

GENÇLERİN İBÂDETİ KIYMETLİ 
Tehlike, korku bulunan yerde yapılan ibâdetin kıymeti kat kat daha çok olur. Düşman saldırdığı zaman, askerin ufak bir iş görmesi, pekçok kıymetli olur. Gençlerin ibâdet etmeleri de, bunun için daha kıymetlidir. Çünkü, nefslerinin kötü isteklerini kırmakta ve ibâdet etmek istememesine karşı gelmektedirler. Eshâb-ı Kehf, bir hicret yaparak din düşmanları arasından çıktıkları için şerefli oldular. Peygamberimiz bir hadis-i şerifte, (Fitnenin, fesatın çoğaldığı zamanda ibâdet etmek, hicret ederek benim yanıma gelmek gibidir) buyurdu. Görülüyor ki, din düşmanlarının güçlük çıkarması, ibâdetlerin şerefini arttırmakta, sevabı kat kat çoğalmaktadır. Zarar yapmak istemeleri, Müslümanlar için faydalı olmaktadır...” 

Toplam Görüntülenme: 1017

Yayın tarihi: Çarşamba, 09 Kasım 2011

Bunları okudunuz mu?