Şâh-ı A’lâ

Şâh-ı A’lâ (Şeyh Abdüsselâm) hazretleri, Hindistan’da yetişen evliyânın büyüklerindendir. İsmi Abdüsselâmdır. Hayâ ve ilim menbaı olan hazret-i Osman’ın temiz neslindendir. Şeyh Abdüsselâm, on altıncı asrın ilk senelerinde doğdu. Tasavvufta bağlandığı hocalarının silsilesi Ferîdüddîn Genc-i Şeker’den gelmektedir. 1623 (H.1033) senesinde vefât etti. 

Şeyh Abdüsselâm hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

Kimyâ-yı se’âdet kitâbında çocuk terbiyesi bahsinde buyuruluyor ki: “Çocuklara kadın, kız, aşk bulunan şiirleri okutmamalı, böyle şiirler rûhun gıdâsıdır diyen öğretmene göndermemelidir. Talebesine böyle söyleyen, üstâd değil, şeytândır. Çocuğun kalbini bozmaktadır...” 

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Gınâ kalbi karartır) buyurdu. Yani insan sesi ile tegannî ve çalgılar kalbi karartır. Mûsikîye özenmemeli, hâsıl ettiği lezzete aldanmamalıdır. Bundan rûh değil, Allahü teâlânın düşmânı olan nefs lezzet almaktadır. Zavallı rûh, nefsin elinde esîr olduğundan, kendi lezzeti sanmaktadır. Mûsikînin tadı, zehirli bala, şekerlenmiş, yaldızlanmış necâsete [pisliğe] benzer. 

Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş, evliyânın büyüklerinden olan, Celâleddîn-i Rûmî “kuddise sirruh”, ney ve başka hiçbir çalgı çalmadı. Mûsikî dinlemedi ve raks etmedi. Yani dans etmedi. Kırkyedibinden ziyâde beyti ile dünyâya nûr saçan “Mesnevî”sine, her memlekette, birçok dillerde şerhler, açıklamalar yapılmıştır. Bunlardan pek kıymetlisi ve lezzetlisi, Mevlânâ Câmî’nin kitâbı olup, bunu da, birçok kimse, ayrıca şerh etmiştir. Bu kitapta, Mevlânâ Câmî “kuddise sirruh” buyuruyor ki: 

“DİNLE NEYDEN!” 

“Mesnevînin birinci beytinde, [Dinle neyden, nasıl anlatıyor-ayrılıklardan şikâyet ediyor] ney, İslâm dîninde yetişen kâmil, yüksek insan demektir. Bunlar, kendilerini ve her şeyi unutmuştur. Zihinleri, her ân, Allahü teâlânın rızâsını aramaktadır. Ney, Fârisî dilinde, yok demektir. Bunlar da, kendi varlıklarından yok olmuştur. Ney denilen çalgı, içi boş bir çubuk olup, bundan çıkan her ses, onu çalan kimseden hâsıl olmaktadır. O büyükler de, kendi varlıklarından boşalıp, kendilerinden, Allahü teâlânın ahlâkı, sıfatları ve kemâlâtı zâhir olmaktadır. ‘Ney’in üçüncü manası, kamış kalem demektir ki, bundan da, insan-ı kâmil kastedilmektedir. Kalemin hareketi ve yazması kendinden olmadığı gibi, kâmil insanın hareketleri ve sözleri de, hep Allahü teâlânın ilhâmı iledir.” 

Toplam Görüntülenme: 876

Yayın tarihi: Perşembe, 12 Temmuz 2012

Bunları okudunuz mu?