Salankamen şehidi Fazıl Mustafa Paşa

1683’teki II. Viyana bozgunundan sonra, Osmanlı ordusu bütün cephelerde yeniliyor, on binlerce şehidin kanları pahasına fethedilen şehirler, kasabalar, kaleler, birer birer düşman eline geçiyordu...

FERAHLIK, DÜZEN VE DİSİPLİN...
1689 yılı Kasımında sadaret makamına Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa getirildi. Bu bir ümit ışığı idi. Bu vezir, Osmanlı’nın en büyük sadrazamlarından Köprülü Mehmet Paşa’nın ikinci oğlu ve Fazıl Ahmet Paşa’nın kardeşi idi... Zaten Köprülü Ailesi 17. yüzyılda Saltanata önemli vezir ve sadrazamlar yetiştirmiş bir aile idi...
Fazıl Mustafa Paşa, ilk olarak, halka ağır bir yük olan, “avarız, nezil, sürsat, ve imdadiye” gibi manasız vergileri kaldırdı. Büyük servetler elde eden yüksek rütbeli memurların mallarını hazineye devretti ve bu sayede ödenemeyen asker maaşlarını ödedi. Bu icraatlar kısa zamanda memlekette bir ferahlık meydana getirdi.
Fazıl Mustafa Paşa bundan sonra ordu ile meşgul olmaya başladı. Bu işi de başardı. Orduda da düzen ve disiplini sağladı ve eskisinden daha mükemmel bir hale getirdi. Sıra düşmandan intikam alınmasına ve elimizden çıkan toprakların ve kalelerin kurtarılmasına gelmişti. Padişah ona “Serdar-ı Ekrem” unvanını da vererek, ordunun başına tayin etti. Hemen harekete geçen Fazıl Mustafa Paşa üst üste büyük başarılar kazanmaya başladı. Kanuni Sultan Süleyman yadigârı Belgrad kalesini yeniden fethetti. 

“BU, HAYRA ALAMET DEĞİL!”
Kışı burada geçirip Sava Nehrinin karşı yakasına geçmek için bir seyyar köprü kuruldu. Fakat askerin az bir kısmı henüz karşı sahile geçmişti ki, yağan şiddetli yağmurların tesiriyle Tuna ve Sava nehirleri taştı. Seyyar köprü yıkıldı. Askerin yarısı da diğer yakada kaldı. Fazıl Mustafa Paşa’nın buna çok canı sıkıldı. “Bu hayra alamet değil” diyordu...

AVUSTURYA ORDUSU SALDIRDI!..
Osmanlı ordusunun Macaristan üzerine doğru hareket ettiğini haber alan Avusturyalılar, Prens Baden kumandasında kalabalık bir ordu ile harekete geçmişlerdi. Bu sıralarda Osmanlı ordusunun bulunduğu Salankamen mevkiine geldiler ve hiç vakit kaybetmeden saldırıya geçtiler. Analar ne yiğitler doğurmuş, onu da yarın görelim...

Toplam Görüntülenme: 1354

Yayın tarihi: Pazar, 15 Kasım 2009

Bunları okudunuz mu?