Selâhaddîn Zerkûb

Selâhaddîn Zerkûb, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin önde gelen talebelerindendir. Önceleri Mevlânâ’nın hocası olan Seyyid Burhâneddîn Tirmizî’nin talebesi idi. Kuyumculuk yapardı... Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, bir gün Konya’nın kuyumcular çarşısından geçerken, bir kuyumcu dükkânından gelen çekiç seslerinden çok etkilendi. Her çekicin vuruluşunda çıkan seslerin, “Allah! Allah!” dediğini müşâhede etti. Bu sesler, eşi bulunmaz bir haz ve dükkânın sâhibine karşı kalbinde büyük bir muhabbet hâsıl etti. 

Kapının önünden Mevlânâ hazretlerinin geçmekte olduğunu gören kuyumcu Selâhaddîn ve çırakları, onu hürmetle selâmladılar. Mevlânâ, dükkâna merhametle teveccüh ettiğinde, dükkândaki bütün eşyâlar altın oldu. Bu durumu hayretle gören Selâhaddîn, dükkânındaki bütün malzemeyi, âletleri, çıraklarına ve fakirlere dağıtıp Mevlânâ’nın peşinden gitti. Ona talebe olmayı, dünyâ servetlerinden üstün gördü. Huzûra vardığında hazreti Mevlânâ onu talebeliğe kabûl etti... 

Bu mübarek zat buyurdu ki: 

“Allahü teâlâdan korkanların gıdâsı, Allahü teâlâdan ümidini kesmemektir.” 

“Ağzıma lüzumsuz bir lokma koyduğum zaman, oradan lüzumsuz bir söz çıkar. 

“Bir konuda tereddütte kalıp doğrusunu kestiremediğiniz vakit, nefsin arzusuna aykırı olan hangisi ise onu tercih edin. Çünkü işin doğrusu, nefsânî arzulara karşı çıkmaktır.” 

“Allahü teâlâyı sevmenin alâmeti zikri (her işte O’nun emrine uymayı) sevmektir.” 

Şükredenlerin hâli sorulduğunda; rivâyet ettiği şu hadîs-i şerîfle cevap verdi: (Her hâllerinde Allahü teâlâya şükredenler ilk önce Cennet’e girecek ve en evvel haşr olacak kâfiledirler.) 

“İlim nasıl öğrenilir?” diyen bir sevenine şu tavsiyede bulundu: “Peygamber efendimiz buyurdular ki: (Her kim bildiği ile amel ederse, Hak teâlâ ona bilmediği ilimleri verir.)“ 

FEYİZ VE BEREKET... 

Selâhaddîn Zerkûb hazretleri, 1258 (H.657) senesinde hocası Mevlânâ’nın sağlığında vefât etti. Cenâze namazını hocası kıldırdı. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

“Şunu iyi bilmek lâzımdır ki, Allahü teâlânın evliyâ kulları, insanlara ve diğer mahlûkâta karşı büyük bir rahmet-i ilâhîdir. Çünkü onların mübârek vücutlarının varlığı sebebiyle, bütün mahlûkât, huzur ve büyük bir rahatlık içindedir. Gelen feyz ve bereketler, yiyecek ve içecekler, rızıklar, hep o velîler sebebiyledir.” 

Toplam Görüntülenme: 1035

Yayın tarihi: Pazartesi, 23 Temmuz 2012

Bunları okudunuz mu?