Tek bacaklı Bekir Çavuş

Çanakkale muharebelerinde hemşire olarak vazife yapan Safiye Hüseyin, savaştan sonra kendisiyle röportaj yapan yabancı gazetecilere hatıralarını anlatırken, birçok gencin, kendi ellerinde gözlerini kapadığını ifade eder. Enteresan bir tespitini de söyler. “Herkes son anlarında hep “anne” diye sayıkladı. İster İngiliz, ister Fransız, isterse Alman ve Türk olsun hepsi anne diyerek can verdiler” der...

KÖR OLAN İNGİLİZ GENCİ...
Safiye Hüseyin, bu arada bir İngiliz gencinden bahseder. Bu İngiliz genci gözlerini kaybetmiştir ve aldığı diğer yaralar sebebiyle de çok yaşamayacağı bellidir. Ancak Safiye Hüseyin, onu hep teselli eder. Dayanması gerektiğini, nişanlısına kavuşacağını söyler. “Yalnızca bu İngiliz eri nişanlısının adını sayıklayarak can verdi” der, Safiye Hüseyin...
Bu arada, yaralanan bir çavuş vapura getirilir. Adı Bekir’dir... Birkaç gün önce Bekir Çavuşun bir ayağı kesilmiştir... Alman hemşirelerden biri, Safiye Hüseyin’in yanına gelerek telaşla şöyle der:
- Hani ayağını kestiğimiz ağır yaralı yok mu?
- Bekir Çavuş mu?
- Evet.
- Ne oldu peki?
- Kendisine bir hâl oldu hemşire. Tek bacağı ile ayağa kalktı. Odanın içinde dolaşmak istiyor.
Bundan sonrasını Safiye Hüseyin’den dinleyelim:
“Hemen koştum. Bekir Çavuş yaralarından kanlar aka aka ayağa kalkmıştı. Bileğinden tuttum. Müthiş bir ateşi vardı:
- Aman Bekir Çavuş! dedim. Ne yapıyorsun? Bu hal ile ayağa kalkılır mı?

“EMRİ YAPAMADIM!..”
Bekir Çavuş ise kendini kaybetmiş bir halde idi:
- Elbette! dedi. Ne diyorsun? Emir geldi, emri yerine getirmek lâzım. Tabii kalkacağım...
Ve sabaha karşı Bekir Çavuş kollarımızın arasında dünyaya gözlerini büsbütün kapadı. Bu adamcağız son dakikasına kadar kumandanın emrini kendine verilen vatan vazifesini yapmaktan başka bir şey düşünmüyordu. Son dakikasında bile ne annesini ne de sevdiğini düşünüyordu. Kansız bembeyaz dudaklarından çıkan son söz; ‘Emri yapamadım...’ oldu.
Fakat ben ona kani idim ki: Bekir Çavuş vazifesini en güzel şekilde yapmış idi...”

Toplam Görüntülenme: 1650

Yayın tarihi: Pazar, 16 Mart 2008

Bunları okudunuz mu?