Uzun emelli kul olmak!..

Muâfî bin İmrân hazretleri, büyük bir hadîs âlimidir. 185 (m. 701) târihinde vefât etti. Hadîs öğrenmek için uzak memleketlere yolculuk yaptı. Süfyân-ı Sevrî’nin yanında kaldı. Ondan ilim aldı. Onun terbiyesinde yetişti...

“BENİ MESCİDE ALMADILAR!”
Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri anlatıyor: Sırrî-yi Sekatî’den duydum. Buyurdu ki: 
“Bişr bin Haris denen bir zât, cuma günü gelip mescide girmişti. Kapıcılar onu dilenci zannederek, içeri almadılar. Kovdular. Bunun üzerine Bişr bin Haris, kenarda, bir kubbenin altında oturup ağlamaya başladı. Bu sırada yanına Muâfî bin İmrân geldi. 
-Sana ne oldu da ağlıyorsun, dedi. 
-Mescide girecektim, beni içeri almadılar, deyince, 
-Üzüldün, değil mi? dedi. O da;
-Evet, diye cevap verdi. Muâfî bin İmrân; 
-Süfyân-ı Sevrî hazretlerinden duydum: Mü’min, her taraftan ona belâ ve musîbet gelinceye kadar, imânın hakîkatine eremez buyurdu, dedi...”
Muâfî bin İmrân hazretlerinin rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ikisi: 
Evzâî’den, o da Katâde bin Enes’ten rivâyet etti. Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: 
“Bid’at sahipleri yaratılmışların en şerlilerindendir.”
İbn-i Umâre’den rivâyet etti. Resûlullah Efendimiz “Siz aranızdaki zaîflerinizin duâ ve ihlâslarıyla, Allahü teâlânın yardımına kavuşuyorsunuz” buyurdu.
Bu mübarek zat, sohbetlerinde buyurdu ki:
“Uzun emele dalan bir kul, üzerindeki kul borçlarını unutur ve tövbe etmeyi sonraya bırakır. Siz böyle yapmayınız.”

DİN KARDEŞİNİN DEĞERİ...
“Bir din kardeşiyle karşılaşmak, maldan ve çoluk çocuktan daha hayırlıdır (iyidir).” 
“Her an kusur ve günahları çoğalan, kabahatleri yenilenen bir kul, nasıl olur da üzülmez.”
“Kul, dünyâdaki her ânından kıyâmette hesaba (sorguya) çekilecek. Hem de gün gün, saat saat. Bu durumda, Allahü teâlâyı anmadığı bir an karşısına çıkınca, pişman olur ve kendini parçalamak ister.” 
“Bizim, hayatlarına yetiştiğimiz insanlar şöyleydi: Gece uykusundan en erken uyanırlar, sabah namazını vaktinde kılarlar, sonra bir müddet âhiret işlerini, âkıbetlerinin (sonlarının) ne olacağını düşünürlerdi. Bundan sonra kendilerini fıkıh (dînî bilgileri) öğrenmeye ve Kur’ân-ı kerîm okumaya verirlerdi.”
“Halkın bize verdiği her şeyi kabûl etseydik kıymetimiz kalmazdı.”
Muâfî bin İmrân hazretleri, vefatından bir müddet evvel buyurdu ki: 
“Her nefs, dünyâdan susuz olarak gidecektir. Ancak Allahü teâlâyı zikreden kullar bundan müstesnadır.”

Toplam Görüntülenme: 1223

Yayın tarihi: Salı, 04 Ocak 2011

Bunları okudunuz mu?