Şâ­fiî Fı­kıh â­li­mi Ebû Bekr Kaffâl

Şâ­fiî Fı­kıh â­li­mi Ebû Bekr Kaffâl
"SA­Hİ­Bİ HİL­YE" Dİ­YE TA­NIN­DI
Bu mü­ba­rek zat, ilim öğ­ren­me hu­su­sun­da son de­re­ce gay­ret­li olup, ha­dis il­min­de de söz sa­hi­bi idi. Yaz­dı­ğı "Hil­ye" ki­ta­bı­nı Ha­li­fe Mus­taz­har Bil­lah'a tak­dim et­ti­ği için, "Sa­hi­bi Hil­ye" la­ka­bıy­la ta­nın­dı, ön­ce ken­di yap­tır­dı­ğı med­re­se­de bir müd­det ders ver­di. Ni­za­mi­ye Med­re­se­si'ne mü­der­ris ola­rak ta'yin edil­di. Bu meş­hur med­re­se­de, da­ha ön­ce Ebû İs­hâk Şi­râ­zi ve İmâm-ı Ga­zâ­li gi­bi âlim­ler ders ver­miş­ti. Med­re­se­de ilk der­si­ni ve­re­ce­ği sı­ra­da, men­di­li­ni göz­le­ri­ne tu­tup çok ağ­la­dı ve mü­der­ris­le­rin âde­ti üze­ri­ne kür­si­ye çı­kın­ca, ağ­la­ya­rak şu ma'nâ­da bir beyt söy­le­di:
"Mem­le­ket­ler­de âlim kal­ma­dı­ğı için, biz âlim sa­yı­lı­yo­ruz. Yok­sa ilim­de yük­sek mer­te­be­le­re ulaş­mak ko­lay bir iş de­ğil­dir..."
Hik­met­li söz­le­ri çok­tur. Bu­yur­du ki:
"Mü'min, bak­tı­ğın­dan ib­ret alır. Bir şey ve­ri­lir­se, şük­re­der. Mu­si­bet ve be­lâ­ya uğ­ra­ya­cak olur­sa, sab­re­der. Ko­nu­şa­cak olur­sa, Al­la­hü te­âlâ­yı ha­tır­la­tır."
"Câ­hil, su­yu fış­kır­ma­yan ka­ya, da­lı ye­şer­me­yen ağaç, ot bit­me­yen yer gi­bi­dir."
"Akıl, mü'mi­nin dos­tu; ilim, ve­zi­ri, sa­bır, as­ker­le­ri­nin ko­mu­ta­nı ve amel ise si­lâ­hı­dır."
"Yu­mu­şak baş­lı olan­lar; en sa­bır­lı, der­hal af­fe­di­ci ve en gü­zel huy­lu olan kim­se­ler­dir."
"Söz ilâç gi­bi­dir. Azı fay­da­lı, ço­ğu za­rar­lı­dır."

"TA­ZE BİR Fİ­DAN İKEN..."
Bir şii­rin­de şöy­le der: "Ey Genç, sen ta­ze bir fi­dan, ça­mu­run yu­mu­şak, ta­bi­atın el­ve­riş­li iken ilim öğ­ren... İlim öğ­ren­dik­ten son­ra, se­nin an­la­tıp baş­ka­la­rı­nın din­le­me­si, şe­ref ve övünç ola­rak sa­na ye­ter..."
Fı­kıh âli­mi olan Mu­ham­med bin Ab­dul­lah-i Kur­tu­bi şöy­le an­lat­mış­tır: "Ebû Bekr-i Kaf­fâl haz­ret­le­ri­nin ya­nı­na git­tim, ölüm has­ta­lı­ğın­da idi. Ken­din­den geç­miş bir hâl­dey­di. Ne za­man ki ken­di­ne gel­di, ona iç­me­si için bir mik­tar su ge­tir­di­ler. "Be­nim hiç su­ya ih­ti­yâ­cım yok­tur. Me­lek­ler ba­na şim­di bir yu­dum içir­di­ler ve ben ye­mek­ten ve iç­mek­ten ke­sil­dim" de­di. Son­ra ve­fât et­ti."

Günah Işlemek, Ölümü Unutmanın Alâmetidir

Vehbi Tülek

Ahiret Yolculuğundan Gâfil Olan Zavallıdır!

Vehbi Tülek

İnsanla Hayvan Arasını Ayıran Fark Edeptir!

Vehbi Tülek

Beni Sâlih Duânızdan Unutmayın Efendim

Vehbi Tülek

Bütün Mahlûklar, Allahü Teâlânın Kudretindedir

Vehbi Tülek