al­lahım, A­mir Bin ­tu­feyli He­lak Ey­le!

al­lahım, A­mir Bin ­tu­feyli He­lak Ey­le!
İN­SAN ŞEY­TAN­LA­RI!..
Bu adam­lar as­lın­da ka­vim­le­ri­nin re­is­le­ri ve şey­tan­la­rı idi­ler... Amir'in ge­li­şi hiç de iyi ni­yet­le de­ğil­di. Onun mak­sa­dı, Pey­gam­ber Efen­di­miz'e kö­tü­lük yap­mak­tı. Ni­te­kim bu ni­ye­ti­ni yol­da ge­lir­ken Er­bed'e de açık­la­mış­tı... Ve de­miş­ti ki: "Bak Er­bed, Mu­ham­med'in ya­nı­na var­dı­ğı­mız­da, ben onu la­fa tu­ta­ca­ğım, tam bu sı­ra­da sen de kı­lı­cı­nı çe­kip ken­di­si­ni hak­la­ya­cak­sın!" Er­bed de bu­nu ka­bul et­miş­ti...
Böy­le­ce Re­sû­lul­lah'ın hu­zu­ru­na gel­di­ler ve Amir de­di ki: "Ey Mu­ham­med, be­ni ken­di­ne sâ­dık bir dost edin!"
Pey­gam­ber Efen­di­miz de de­di ki: "Eğer, ger­çek­ten Al­lah'ın bir­li­ği­ne, O'ndan baş­ka hiç­bir ilah ol­ma­dı­ğı­na ina­nır­san, se­ni ken­di­me dost edi­ni­rim!"
Pey­gam­ber Efen­di­miz'in bu şe­kil­de ken­di­si­ne kar­şı şart koş­ma­sı­na si­nir­le­nen Amir bin Tu­feyl, şu teh­did­le­ri sa­vur­du:
"Ey Mu­ham­med, ma­dem be­ni ken­di­ne dost ka­bul et­me­din, ha­be­rin ol­sun ben de bu­ra­yı kır­mı­zı at­la­ra bin­miş sü­va­ri­le­rim­le dol­du­rup çiğ­ne­ti­rim!"
Bun­la­rı söy­le­ye­rek dö­nüp git­ti... Pey­gam­ber Efen­di­miz de; "Al­lah'ım, Amir bin Tu­feyl'i he­lak ey­le!" bu­yur­du...
Yol­da gi­der­ler­ken Amir, Er­bed'e de­di ki: "Ya­zık sa­na ey Er­bed, be­nim sa­na olan emir ve ten­bi­him ne­re­de kal­dı?"
Er­bed de ona şu ce­va­bı ver­di: "Ey Amir, ben se­nin em­ret­ti­ği­ni ya­pa­ca­ğım sı­ra­da, Mu­ham­med'le be­nim aram­da sen bu­lu­nu­yor­dun! Kı­lı­cı­mı vur­say­dım, sa­na vur­muş ola­cak­tım!.."

YIL­DI­RIM ÇAR­PA­RAK HE­LAK OL­DU!
On­lar, ken­di ül­ke­le­ri­ne doğ­ru gi­der­ken, yol­da Amir boy­nun­dan has­ta­lan­dı. Se­lûl Oğul­la­rın­dan bir ka­dı­nın evin­de mi­sa­fir kal­dı­lar... Der­ken Amir'in has­ta­lı­ğı ağır­laş­tı ve Al­lah ora­da onu he­lak et­ti... Son­ra di­ğer­le­ri ül­ke­le­ri­ne dön­dü­ler... Kav­mi­nin adam­la­rı Er­bed'e sor­du­lar: "Ar­ka­nız­da ne­ler, ne gi­bi ha­ber­ler var?" de­di­ler... Er­bed de;
"Val­la­hi Mu­ham­med bi­zi bir şe­ye ibâ­det et­me­ye ça­ğır­dı... Fa­kat o şey şim­di bu­ra­da ol­sa, ben onu; kı­lı­cım­la bir vu­ruş­ta kat­le­der­dim!" di­ye ko­nuş­tu...
Bun­dan bir ve­ya iki gün son­ra de­ve­si­ni sat­mak için yo­la çık­mış­tı ki, Al­la­hü teâ­lâ bir yıl­dı­rım gön­de­re­rek Er­bed'i de­ve­siy­le bir­lik­te ya­kıp he­lak ey­le­di...."

Günah Işlemek, Ölümü Unutmanın Alâmetidir

Vehbi Tülek

Ahiret Yolculuğundan Gâfil Olan Zavallıdır!

Vehbi Tülek

İnsanla Hayvan Arasını Ayıran Fark Edeptir!

Vehbi Tülek

Beni Sâlih Duânızdan Unutmayın Efendim

Vehbi Tülek

Bütün Mahlûklar, Allahü Teâlânın Kudretindedir

Vehbi Tülek