Âlime Dil Uzatmaktan Sakın!
ALTIN OLAN KURŞUNLAR!..Bir gün Ali Mahalli hazretlerine bir talebe gelip, çok muhtâc olduğu için bir şeyler istedi. O da; "Bulabildiğin kadar bana kurşun getir!" buyurdu. Talebe, kurşunu bulup getirdiğinde; "O kurşunu ateşe at, erit!" buyurdu. Talebe denileni yaptı. Kurşun eridikten sonra, Ali Mahalli yerden bir mikdar toprak alıp onun üzerine ekti. Sonra da "Bismillâh" deyip, onu salladı. Kurşunun altın kesildiği görüldü ve onu ihtiyaç sâhibi talebeye verdi...
Dimyat'ın ileri gelenlerinden birisi, Ali Mahalli hazretleri hakkında ileri geri konuşup kötüledi. Üstelik haber de gönderip, onu imtihân etmek istedi. Bunun üzerine Ali Mahalli, o tarafa dönüp baktı. Çok geçmeden o kişinin ölüm haberi geldi...
Bu mübarek zat, talebelerine şöyle nasihat ederdi: "Din âlimlerine dil uzatmaktan sakının. Çünkü onlar, Allahü teâlânın isim ve sıfatlarının kapıcılarıdır. Velileri inkârdan sakının. Zirâ onlar, Allahü teâlânın zâtının kapıcılarıdır...
"KENDİNİZE YAKIŞANI YAPIN!"
Bir şey yapmak istiyorsanız, size yakışanı yapın. İnsanlar, bir şey vermediğiniz için sizi cimrilikle itham etmesinler, bu yüzden size karşı çıkmalarına meydan vermeyin. Çünkü veli olmanın şartlarından biri de şudur: Bu gibileri, yanlarında bin dinar olsa da bunu bir fakire verseler, verdikleri paranın onların nazarındaki kıymeti, toprak üzerinde bulunan bir çakıl taşından daha kıymetsizdir...
Şâyet biriniz kendisini ilâhi huzurla hissederse, yalnız kendi nefsi için duâ etmemeli, başkası için de himmet ve gayretini esirgememelidir. Yapacağı duâların çoğu mümin kardeşleri için de olmalıdır...
Şuna yemin ederim ki, talebeler, Allahü teâlânın dünyâyı yarattığı günden yok edeceği güne kadar, hocalarının huzûrunda kor bir ateş üzerinde otursalar, doğru yola girmeleri için yol gösterip engelleri ortadan kaldıran hocalarının haklarını ödeyemezler....
Ali Mahalli hazretleri, vefatına yakın şunları söyledi:
"Dünyâda Allahü teâlâdan hayâ edenleri, Allahü teâlâ kıyâmet gününde azarlamaktan ve gazab etmekten hayâ eder."