ben Zehirliyim Yâ Resûlallah!
"KAL'AYI FETHETMEYİNCE DÖNMEZ!"Resûlullaha "sallallahü aleyhi ve sellem" bu haber ulaşınca, "Yârın bayrağı öyle birisine vereceğim ki, onu Allahü teâlâ ve Resûlü seviyor. O da Allahü teâlâyı ve Resûlünü seviyor. Kal'ayı fethetmeyince dönmez" buyurdu. Bunu nakleden râvi şöyle demiştir:
Emir-ül mü'minin hazret-i Ali "radıyallahü anh" o gün orada yoktu. Gözü ağrıyordu. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" hazret-i Ali'nin "radıyallahü anh" huzûruna getirilmesini emir buyurdu. Getirdiklerinde mübârek ağzının suyundan hazret-i Alinin gözüne sürdü. Gözü derhâl iyileşti. Ondan sonra, ömründe hiç göz ağrısı çekmedi. Bundan sonra Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" bayrağı hazret-i Ali'ye verdi. Zırhını ona giydirdi ve Zülfikârı eline verdi. "Allahım! Bunu soğuktan ve sıcaktan koru" diye duâ etti...
Hazret-i Ali "radıyallahü anh ve kerremallahü vecheh" sür'atle Hayber Kal'asına doğru harekete geçip, hücûm etti. Dahâ askerin bir kısmı kal'aya ulaşmadan fetih müyesser oldu.
BEŞİR BİN BERÂ ZEHİRLENDİ!
Hayber gazâsında, Yahûdi kadınlarından biri, Peygamber efendimize "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" ve Eshâb-ı kirâma yedirmek için, bir koyun keserek kebâb yaptı. Koyunun etine zehir kattı. Bilhâssa kol ve but kısmlarına dahâ çok zehir kattı. Çünkü, Peygamber efendimizin etin bu kısımlarını sevdiğini biliyordu... Et ikrâm edilince, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" mübârek ağzına bir lokma alır almaz but dile gelip, "Yâ Resûlallah, bana zehir kattılar!" diye, seslendi. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" mübârek ağızlarına alıp çiğnediği lokmayı çıkarıp attı. Eshâb-ı kirâmdan Beşir bin Berâ "radıyallahü anh" o etten bir parça yemişti. O zehirlenerek şehid oldu. Zehirlendiğini anlayınca diğer sahabilere: "Bundan yemeyiniz zehirlidir, ben zehirlendim" dedi ve son nefesini verdi.