beni Defneyle Ve Kabrimde Gecele!
"KENDİN İÇİN AĞLA!..""Ey kardeşim! Her zaman ve her yerde, doğru ol. Yalan, sözünde durmamak, emâneti yerine getirmemek gibi kötü huylardan çok sakın. Yalancı ve sözünde durmayanlarla düşüp kalkma...
Aziz kardeşim! Dinin, senin etin ve kanın yerindedir. Kendin için ağla. Kendine merhamet et. Sen kendine acımazsan, başkası hiç acımaz. Senden dünyâ sevgisini giderip, âhirete hazırlık için teşvik eden kimselerle oturup, kalk...
Aziz kardeşim! Dini hakkında senden bir şey soran her mümine, yardımcı ol. Onlara yol göster. Onlara nasihatte bulun. Allahü teâlânın beğendiği bir işte, seninle müşâvere eden (sana danışan) bir kimseden hiçbir şeyi gizleme. Bir mümine hıyânet etmekten çok sakın. Kim bir mümine hıyânet ederse, Allahü teâlâ ve Resûlüne hıyânet etmiş olur..."
Süfyan-ı Sevri hazretleri bizzat kendi yaşadığı bir hadiseyi şöyle anlatıyor:
Ben Mekke-i Mükerreme'de üç sene oturdum. Mekkelilerden bir kimse her gün Harem-i şerife gelir, tavaf eder, namaz kılar ve sonra bana selam verip giderdi. Ben bu kimse ile tanıştım. Bir gün o kimse beni yanına çağırıp dedi ki:
-Ben öldüğüm vakitte kendi elinle beni yıka, namazımı kıl ve defneyle. O gün beni terk etmeyip kabrimde gecele. Münker ve Nekir meleklerinin suali anında bana Tevhid'i telkin et! dedi.
"TELKİNİNE İHTİYAÇ KALMADI!"
Ben de o kimsenin istediklerini yapmayı kabul ettim... Kabrinde geceledim. O gece uyku ile uyanıklık arasında iken;
-Ya Süfyan! Beni korumaya ve senin telkinine ihtiyaç kalmadı, diye bir ses işittim.
O zaman:
-Ne sebeple bu lütfa eriştin, diye sordum. Bana cevap olarak:
- Ramazan-ı şerifin orucunu tutup Şevval'den altı gün daha eklemem sebebiyle, dedi.
O zaman ben uyandım. Yanımda kimseyi göremedim. Abdest aldım, namaz kıldım, uyudum; böylece üç kere gördüm. Bildim ki bu Rahmanidir; şeytandan değildir. O zaman da kabrin yanından ayrıldım ve "Ya Rabbi! Beni ramazanın orucuna ve Şevval'den altı gün orucuna muvaffak kıl" diye dua ettim. Allahü teala beni de muvaffak kıldı...