benim Affı Ve Ihsânı Bol Olan Rabbim Var
"Duâmın kabûl edildiğini bilirim"O sâlih zât, tekrar arkadaşlarına; "Ben duâ ettiğim zaman, Allahü teâlânın duâmı kabûl ettiğini bilirim" dedi.
Arkadaşları, buna da hayret edip, nasıl bildiğini sordular. Onlara bunu; "Duâ ederken kalbimde bir korku, vücûdumda ürperti, gönlümde bir açılma ve ferahlık olduğu zaman, duâmın kabûl edildiğini anlarım" diye açıkladı...
"Mümin, kıyâmet gününde, Allahü teâlânın huzûrunda durur. Allahü teâlâ ona: (Ey kulum! Sen, dünyâda bana ibâdet eden kullarımla berâber ibâdet ediyor muydun?) diye sorunca, o mümin; "Evet, onlarla birlikte ben de ibâdet ediyordum yâ Rabbi!" der. Yine Allahü teâlâ; "Ey kulum, dünyâda iken bana duâ edip yalvaran ve beni zikredip ananlarla beraber, sen de yalvarıp beni andın mı?" diye suâl buyurur. O mümin yine; "Evet yâ Rabbi!" diye cevap verir. Bunun üzerine Allahü teâlâ; "İzzetim hakkı için, beni zikredip, andığın her yerde ben de seni andım. Nerede duâ edip yalvardınsa, o duânı kabûl ettim" buyurur...
Sonra Sâbit-i Benâni şu hadis-i şerifi bildirdi: (Müminin hiçbir duâsı reddedilip, geri çevrilmez. Karşılığı ya dünyâda verilir, ya âhirete tehir edilir veya günahlarına kefâret olur.)
"Sen hep o günü hatırla!"
Sâbit-i Benâni hazretleri anlatıyor:
"Sinirli bir gence, annesi sık sık öğüt verir ve;
-Ey oğlum, senin için öyle bir gün vardır ki, sen hep o günü hatırla! derdi. Oğlunun ölümü yaklaşınca, annesi üzerine kapanıp;
-Ey Oğlum, seni bugün için ikaz ediyor, uyarıyordum, dedi. Oğlu;
-Anneciğim, benim, magfireti, bağışlaması, affı ve ihsânı bol olan Rabbim vardır. Bugün, o lütuf ve ihsânlarından birinden beni uzak tutmayacağına ümidim, tamdır, diye cevap verdi.
Allahü teâlâ, o gence merhamet eyledi. Çünkü Allahü teâlâ hakkında zannını iyi yaptı. Yâni O lütuf ve ihsân sâhibidir. Bağışlayıcıdır, diye kalben inanmıştı."