bir Saat Içinde Şu Vadi Suyla Dolacak
"BUNU NASIL BİLDİN?"Günün birinde, bütün mahalle sükûnet içindeydi öğle uykusuna yattığı çadırından dışarı çıktı. Biraz sonra da "Göç, göç!" diye bağırmaya başladı. "Ne oluyor?" diye koşup gelenlere, "Bir saat içinde şu vadi selle dolacak" dedi. İnsanlar ona güvendiği için çabucak yamaca doğru taşınmaya başladılar. O sırada ortaya çıkan bir bulut kütlesi ufku kaplayıverdi. Şiddetli bir sağanak boşaldı. Müthiş bir sel vadiyi doldurdu. Adama sordular: "Neye dayanarak bunu bildin?" O da şöyle dedi: "Tarla farelerinin yavrularını yuvalarından dışarı, yükseklere taşıdıklarını gördüm. Anladım ki sel gelmek üzere..."
İbn-i Haldun der ki: "Bu durum, çöl halkının iyi bildiği bir iştir. Onlar farelerin yavrularıyla birlikte dışarı çıkıp yürüdüklerini görünce sel geleceğini kesin bilirler. Yaratıklarına her şeyi verip, sonra doğru yolu gösteren Yüce Allah her türlü noksanlıktan uzaktır..."
765 senesinde (Kuzey Afrika'da) Meriye şehrine gitmiştim. Ora halkından şöyle bir haber dinledim:
Memleketlerinde bir vadi varmış. Orada dağın üzerinde bir cins kuş bulunurmuş. Bir kimse o dağın altında durup da; "Ben kaç yıl yaşayacağım?" diye seslenirse, onun ömrünün yılları sayısınca ötermiş. Bu durum asla daha fazla olmazmış! Bunun üzerine yanımda bulunan bir delikanlı o vadiye yöneliverdi. Bir zaman sonra da dönüp geldi ve bana şunları anlattı:
"OTUZ DOKUZ DEFA ÖTTÜ!"
Vadiye varıp "Ömrüm ne kadar olacak?" diye seslendiği zaman, oradaki kuş otuz dokuz defa öttükten sonra susmuş!
Şehirden ayrılıp gittik ve Allah ne kadar dilemişse, bir yerlerde ikamet ettik. Nihayet biz bir çölde iken, bir topluluk şehrin mahallelerinden birine saldırmış. Arkadaşlarımdan bir grup da şehri savunanlara katıldı. İçlerinde adı geçen delikanlı da vardı. Saldırganlarla savaşarak mahalleyi bir saat kadar müdafaa ettiler. Delikanlı dedi ki: "Benim ömrüm sona ermiştir. Bu kavgadan sağ çıkamayacağım." Bu sırada delikanlıya bir mızrak isabet etti ve o darbeyle öldü. Ömrünü hesapladım: Tam otuz dokuz yıldı!