canımı, Malımı Allah'a Sattım!..
"Allahü tealanın vaadi haktır!"Bunun üzerine talebelerimin arasında bulunan on beş yaşında bir genç ayağa fırladı. Babası vefat etmiş ve kendisine büyük bir servet miras kalmış olan bu genç;
-Efendim! Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını Cennet karşılığında satın aldı mı? Allah yolunda malını ve canını feda edenlere Cennet verilecek mi? diye sordu.
Ayet-i kerimeyi okuyan zat;
-Evet, Allahü tealanın vaadi haktır, dedi.
Genç bu defa;
-Şahit olunuz ki, ben canımı ve malımı Allahü tealaya sattım! dedi.
Ardından ne kadar serveti varsa hepsini fukaraya ve ihtiyacı olanlara dağıttı, cihad için hiç esirgemeden harcamalarda bulundu, tedariki olmayanlara bol bol yardım etti.
Sonra bizimle beraber cihada çıktı. Yol boyunca bize ve hayvanlarımıza hizmet etti. Gece herkes yatarken o nöbet tuttu. Büyük bir şevk içinde çalışıyor, fırtına gibi sağda solda esiyordu. Gündüz oruç tutuyor, gece namaz kılıyordu.
Bir ara gencin mırıldandığını duydum. Mütemadiyen; "Allah'ın rızasını istiyorum... Allah'ın rızasını istiyorum..." diyordu.
"Ceylân gözlü huriler gördüm"
Kendisine yaklaşınca bana şunu anlattı: "Rüyamda Cennet bahçesine girdim. Süt ırmakları, bal ırmakları, benzerini görmediğim nehirler etrafında süzülen huriler, altından, yakuttan, zebercetten taçlı, ipek elbiseli ve ceylân gözlü huriler gördüm. Nurdan bir çadır gördüm. Çadırda bir huri vardı ki, inci ve yakut kaplamalı bir tahtta oturuyordu. Beni görünce bana, 'Hoş geldin ey Allah'ın veli kulu. Sabret! Sen şimdilik dünyadasın. Henüz vakit var. Bizim yanımıza yarın geleceksin' dedi..."
Ertesi günü büyük bir çarpışma oldu. Genç hiç durmadan ileri atıldı. Büyük kahramanlıklar gösterdi. Bir ara derin bir yara aldı ve yere düştü. Derhal çadıra kaldırıp yarasını sardılar. Fakat kurtaramadılar.
Genç, ruhunu teslim ederken; "rüyada gördüklerime kavuştum" dercesine gülümsüyordu...