çanakkale Destanı Bu Ahlâkla Yazıldı!..
SIRADAN BİR GENÇ...Çanakkale Savaşının hangi sayfasını çevirirseniz çevirin karşınızda kahraman insanlar görecek ve onların temiz ahlâkına imrenmekten kendinizi alamayacaksınız... İşte şimdi karşınıza yine böyle pak bir simayı çıkarıyoruz...
Cephede yapacağı tüm kahramanlıkları sergiledikten sonra elinde kalan bir tek canını da vermekten çekinmezcesine kendisini öne atan ve aldığı ağır yaralarla "sargı yeri"ne getirilen, sıradan bir Anadolu genci Hüseyin'imizin yanındayız...
Etraf yaralılarla dolu... Vücudundan oluk gibi kan akanlar, kolu bacağı kopmuş bir şekilde sürünenler, inleyenler ve daha neler... Hüseyin'i de onların arasına bırakıyorlar. Sessiz sakin etrafı süzüyor. Durumunun ümitsiz olduğunun o da farkında. Çevrede hastaların etrafında, onlara yardım etmek için çırpınan insanlar var. Ama bazı hastaların durumları o kadar feci ve içler acısı ki ellerinden bir şey gelmiyor.
"EKMEK BOŞA GİTMESİN!"
Az sonra yemek dağıtılmaya başlanıyor... Yemek dediysek de bu kupkuru bir parça ekmekten başka bir şey değil. Çevredeki tüm yaralılara verdikleri gibi Hüseyin'in yanına da geliyor ve bir parça ekmek uzatıyorlar. Önce alıyor ekmeği. Kim bilir kaç gündür aç. Kaç gündür bu ekmeği hayal etmekte. Hırsla değil, Allah'a büyük bir şükranlık içinde ekmeği ağzına götürüyor. Tam o sırada duruyor. Ekmeği geri çekiyor ağzından ve yanında duran Mehmetçiğe geri veriyor. Asker arkadaşları kendisine ekmeği yeme konusunda ısrar ediyorlar. Bunun üzerine onlara, duyulduğunda insanın tüylerini diken diken eden şu ibretli sözleri söylüyor:
"Kardeşlerim! Bu ekmeği benim yemem doğru değildir. Ben nasıl olsa birazdan öleceğim. Alın bunu, düşmana karşı çarpışacak yiğitlere yedirin de ekmek boşa gitmesin!.."
Anadolu'nun yağız delikanlılarından olan Hüseyin, bunları söyledikten sonra ruhunu teslim ediyor. İşte Çanakkale Destanı bu ahlâkla yazıldı...