cehaletin Ilacı Sormaktır!..
ZAYIF BİR DEVESİ VARDIİslâm ordusu Zâtü'r-Rikâ Gazvesi'nden dönüyordu. Câbir'in (radıyallâhü anh) devesi zayıf olduğu için arkadaşlarından geri kalıyordu. Resûlullah Efendimiz (sallâllâhü aleyhi ve sellem) onun yanına vardı ve;
"-Ey Câbir! Sana ne oldu da geride kaldın?" diye sordu. Hazret-i Câbir durumu anlatınca Efendimiz bir değnek alarak deveye birkaç defâ hafifçe dokundu. Deve, Resûlullah Efendimizin devesiyle yarışır hâle geldi...
Resûlullah Efendimiz yolda Hazret-i Câbir'le sohbet etmeye başladı. Onun yeni evlendiğini, bu sebeple pek çok borcu olduğunu ve bir deveden başka malının olmadığını öğrendi. Bunun üzerine Âlemlerin Efendisi, onu borçtan kurtarmak için devesini kendisine satmasını istedi. Hazret-i Câbir, Medine'ye varıncaya kadar binmek şartıyla sattı. Medine'ye ulaşınca deveyi teslim etmek için Resûlullah Efendimizin yanına gitti. O sırada kendisini çok sevindiren ve diğer insanları da şaşırtan ulvi bir davranışla karşılaştı. Resûlullah Efendimiz, devenin ücretini ödediği gibi deveyi de ona hediye etti...
Câbir hazretleri anlatıyor:
Arkadaşlarımla beraber sefere çıkmıştık. İçimizden birine taş isabet etti ve başını yaralayıp kemiğini kırdı. Sonra aynı adam uykuda ihtilâm olduğu için, arkadaşlarına;
"Teyemmüm edebilir miyim, bu hususta benim için ruhsat buluyor musunuz?" diye sordu. Arkadaşları da;
"Hayır, su mevcut oldukça teyemmüme ruhsat yoktur" diye cevap verdiler...
"TEYEMMÜM KÂFİ GELİRDİ..."
Bunun üzerine o şahıs gusül abdesti aldı ve açık vaziyetteki yaradan içeriye giren suyun tesiri ile vefat etti...
Peygamber aleyhisselâmın huzuruna geldiğimiz zaman, kendisine hadiseyi naklettiler. Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz;
"Ölümüne sebeb olup, günaha girmişler" buyurdu. Ve "Bilmiyorlarsa sorsaydılar; cehaletin ilacı sormaktır, o adama teyemmüm etmek kâfi gelirdi" diye ilâve ettiler...