evliyâ, Toprağı Altın Yapar!..
NASİHATLERİ ÇOK TESİRLİYDİAbdülehad Nûri Efendi, İstanbul'daki Mehmed Ağa dergâhında yirmisekiz sene vaaz ve nasihatle meşgûl oldu. Daha sonra da Ayasofya, Fâtih ve Sultan Ahmed câmilerinde vaaz verdi. Çok fâideli nasihatleri vardır. Buyurdu ki:
"Talebeyi celâl ve kahr ile terbiye, talebenin kemâline sebeptir. Fakat her talebenin buna tahammülü olmadığından, nasibsiz kalmasınlar diye lütuf ve cemâl ile terbiye ederiz. Çoğunlukla talebe, istidât ve kabiliyetine göre terbiye olunur."
"İlimde mâhir, dini mes'elelere gereği gibi vâkıf olmayan, fakat âlim sıfatını taşıyan câhil; Ehl-i sünnet ve cemâat i'tikâdı ile diğer dalâlet ve bozuk i'tikâdları birbirinden ayırmaya gücü yetmeyen, ihtilaflı mes'elelerin sâdece bir tarafını bilip, diğer tarafından haberi olmayan ve yanlış düşüncesinde direten, ilmi ile amel etmeyen münâfık sıfatlı kimseler, âhireti taleb edenleri bid'at ve dalâlete düşürerek dinden ederler. Onun için; Allahü teâlânın emirlerine uyan, yaratıklarına şefkat eden, sırf Allah için doğru yolu gösteren mürşid-i kâmillere uyup, nâkıs olanlardan çok sakınmalıdır."
YERE DÜŞEN ALTIN!..
Abdülehad Nûri Efendi'nin birçok kerâmetleri ve menkıbeleri vardır. Bunlardan bir kısmı şöyle nakledilir:
Abdülehad Efendi 1060 (m. 1650) senesinde, talebeleri ile Rumelihisârı'na gitmişti. Orada bir yerde birkaç gün kalmışlardı. Bir ara sohbet ederken orada bulunanlardan biri; "Efendim evliyâullah, Allahü teâlânın izni ile toprağı altın yapar. Sizden böyle şey isterim" dedi. Bunun üzerine Abdülehad Efendi besmele çekip yerden bir avuç toprak alıp, dervişin avucuna döktü. Dervişin avucunda birkaç adet hâlis altın meydana geldi. Bir tanesi yere düştü. Ali Dede isminde bir talebe o altını alıp, koynuna koydu. Teberrüken o altını muhafaza etti. Vefâtına yakın, o altını ne yaptığı sorulunca; "Onu canım gibi muhafaza ediyorum. Efendimin yâdigârıdır. Bu kadar zengin olmama bu altın vesile oldu" dedi. Bundan hemen sonra vefat etti.