Şeyh Sinan Efendi
TASAVVUF TALEBESİNİN VASIFLARI"Tasavvuf talebesi olan bir sûfide şu vasıflar bulunmalıdır:
1) Allahü teâlâya muhabbet ve bağlılığından dolayı, kendini ve dünyâyı unutmalıdır. 2) Ne kadar ciddi olursa olsun, başkalarının kusûrlarını görmezden gelmelidir. 3) Harama gözlerini kapamalıdır. 4) Bütün istenmeyen şeyleri duymamalı, kötü şeylere karşı sağır olmalıdır. 5) Dilsiz olmalı, söylenmeyecek sözleri söylememelidir. 6) Her an arzulanmayan yerlere sürüklemeye çalışan alçak nefsin peşinden koşmamalıdır.
Eğer bu sıfatlar bir sûfide yoksa, o düpedüz bir yalancı sahtekârdır. Dünyâ malına ve şerefine sâhib olmayı arzulayan bir sûfi, sûfi değildir. O, sûfilere kötülük getiren bir aldatıcıdır."
"Altı çeşit tövbe vardır: 1) Kalp ile tövbe: Kalben bütün kötü arzularını frenler ve önler. Kıskançlığı ve nefsin diğer arzularını öldürür. Kul ile Allahü teâlâ arasındaki perdelerin kalkmasına yardım eder. 2) Dil ile tövbe: Kötü sözler söylemekten dili alıkoymak ve onu devamlı Allahü teâlâyı zikre ve Kur'ân-ı kerim okumaya alıştırmak demektir. Muhabbet yolunda sâdece diline hâkim olabilen ve onu zikirde kullananlar muvaffak olurlar. Tek başına kalb ile tövbe, Allahü teâlâya kavuşmak için yeterli değildir. Kulaklar, gözler eller ve nefs kalbin kölesidirler. Bu yüzden bunlar, dil ile yapılan tövbe ile kontrol edilebilirler. 3) Göz ile tövbe: Harama bakmamak ve başkalarının kusûrlarını görmemektir. 4) Kulak ile tövbe: Sûfilerin kulağı, Allahü teâlânın zikrinden başka birşey duymamalıdır. 5) Ayak ile tövbe: Ayakları haramlardan ve kötülüklere gitmekten korumaktır. 6) Nefs ile tövbe: Nefsin arzularını frenleyerek yapılan tövbedir...
BU TÖVBELERİN DIŞINDA...
Bu tövbelerin dışında; tövbe-i hâl, tövbe-i mâzi ve tövbe-i müstakbel olmak üzere üç tövbe daha vardır. Tövbe-i hâl: Yeni işlediği günahlara tövbe etmek ve ileride işlememeye yemin etmektir. Tövbe-i mâzi: Geçmişte yapmış olduğu günahlar için tövbe etmektir. Tövbe-i müstakbel: Gelecekte hiç günah işlememek için Allahü teâlâya yalvarmaktır..."
Şeyh Sinan Efendi vefat etmeden kısa bir zaman önce buyurdu ki: "Allahü teâlâyı hatırlamayanlar, ölüler gibidirler."