şeyh-ül-harem Abd Bin Ahmed
"Kalbinizle terk etmeyi beğenir""Hak teâlânın sevdiklerinin yolunda olmak ile dünyaya kıymet vermek, dünyâya düşkün olmak, bir arada bulunmaz. Bu yolda bulunan bir kimsenin kalbinde, dünyânın zerre kadar kıymeti bulunursa, yağdan kıl çıkması gibi, kolayca bu yoldan çıkar. Allahü teâlânın dostları, dünyâya hiç kıymet vermezler, onun için gam yemezler. Allahü teâlâ, dünyâyı eliniz ile terk etmeyi değil, kalbiniz ile terk etmeyi ister ve beğenir."
Yine bir gün buyurdu ki:
"Öyle zaman olur ki, Allahü teâlâ bir kulunu ibâdetleri ile meşgûl eyler. O ibâdetler, o kulun azıtmasına sebeb olur. Yâni kibir ve ucba kapılmasına yol açar. Yine öyle zaman olur ki, o kulunu bir işe, bir günâha düşürür. O günâhı sebebiyle kul o kadar üzülür ki, bu üzülmesi o kimsenin hidâyetine sebeb olur. Hâline bakıp gafletten uyanır. Tövbe ve istigfâr eder. Bu her iki durumda da atılgan olmamalıdır. Allahü teâlâ, cesâret ve atılganlıkla günâh işleyip de; 'O bizi affeder' diyen kullarını sevmez. Günâhları küçük görmekten daha zararlı bir şey yoktur. Günâhların küçüklüğünü değil de, kimin koyduğu yasakları çiğnemekte olduğunu düşünüp, hayâ etmelidir."
"Günahlarımla geliyorum!.."
Abd bin Ahmed hazretleri 1043 (H.434) senesinde Mekkei Mükerreme'de vefat etti. Vefat ederken son olarak şunları söyledi:
"Yâ Resulallah! (Her peygamberin bir duası vardır. Ben, duamı kıyamet gününde ümmetim için saklamak istiyorum) buyurdun! Allahü teâlânın huzuruna az ibadet ve çok günah ile geliyorum. Bana şefaat buyur. Allahü teâlânın tek ilah olduğuna ve senin, onun kulu ve resulü olduğuna iman ediyorum..."