Şeytanın Sevdiği Kimse!..
NAMAZI VAKTİNDE KILMAYAN!..Bu mübarek zat, küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Akli ve nakli ilimleri tahsil etti. Hadis, fıkıh ve târih ilimleri ile akli ilimlerde mütehassıs oldu. Derslerinde fıkha çok ehemmiyet verirdi. Bir dersinde buyurdu ki:
"Hadis imâmları, söz birliği ile bildiriyor ki: (Bir namâzı vaktinde amden kılmayan, yani namâz vakti geçerken, namâz kılmadığı için üzülmeyen, kâfir olur veyâ ölürken imânsız gider. Yâ namâzı, hâtırına bile getirmeyenler, namâzı vazife tanımayanlar ne olur?) Ehl-i sünnet âlimleri söz birliği ile buyurdular ki: (İbâdetler imândan parça değildir). Yalnız, namâzda söz birliği olmadı. Fıkıh imâmlarından İmâm-ı Ahmed ibni Hanbel, İshak ibni Râheveyh, Abdüllah ibni Mubârek, İbrâhim Nehâi, Hakem bin Uteybe, Eyyûb Sahtiyâni, Dâvüd Tâi, Ebû Bekr ibni Şeybe, Zübeyr bin Harb, dahâ birçok büyük âlim, bir namâzı amden, yani bile bile kılmayan kimse kâfir olur, dedi. O hâlde, ey din kardeşim, bir namâzını kaçırma ve seve seve kıl! Allahü teâlâ kıyâmet günü, bu âlimlerin ictihâdlarına göre cezâ verirse, ne yaparsın?
Büyüklerden biri şeytâna dedi ki: "Senin gibi mel'ûn olmak istiyorum, ne yapayım?" İblis sevinip, "Benim gibi olmak istersen, namâza ehemmiyet verme ve doğru, yalan, her şeye yemin et, yani çok yemin et!" dedi. O kimse de, "Hiçbir namâzı bırakmayacağım ve artık yemin etmeyeceğim" dedi.
DAĞDA BİR ÇUKURA KONUR!..
Hanbeli mezhebinde, bir namâzı özürsüz kılmayan, mürted gibi katl olunur ve yıkanmaz. Kefenlenmez ve namâzı kılınmaz. Müslümânların mezârlığına gömülmez ve mezârı belli edilmez. Dağda bir çukura konur. Maliki ve Şâfi'i mezheblerinde, namâz kılmamakta ısrâr eden, mürted olmaz ise de, cezâsı katldir. Allahü teâlâ, Müslümân olmayanlara namâz kılmasını, oruç tutmasını emr etmemiştir. Bunlar, Allahü teâlânın emirlerini almakla şereflenmemişlerdir. Namâz kılmadığı için, oruç tutmadığı için bunlara bir cezâ verilmez. Bunlar, yalnız küfrün cezâsı olan Cehennemi hak etmişlerdir."
Abdurrahmân el-Kayravâni hazretleri vefat etmeden evvel buyurdu ki:
"İnsanın beklediklerinden, ölümden daha hayırlısı yoktur..."