fitnelere Bulaşmadan Canımı Al Yâ Rabbi!..
"O ALLAH ADAMINI İNCİTME!..""Seyyid Ali, evliyâdan bir zâttır. Böyle zâtlara dil uzatmak, onları incitmek insanın helâkine sebep olur. Gel sen bu tehlikeli hâlden vazgeç ve tövbe et!"
O kimse tövbe edeceği yerde, daha da ileri giderek;
"Eğer o zât hakikaten dediğiniz gibi ise, bana ne yapabilecek, görelim" dedi... Bunları söyleyen o kimse, aynı gün öldü...
Seyyid Ali, bir zaman sefere çıkmıştı. Dönüşlerinde, Mekke-i mükerremeye yaklaşınca kâfilede olanlardan birisi, Seyyid Ali'ye; "Efendim, sür'atle ileri gidip, çoluk-çocuğunuza ve tanıdıklara gelmekte olduğunuzu haber vermek istiyorum. Buna işâret olarak da tesbihinizi onlara göstermek istiyorum. Acaba izniniz olur mu?" dedi.
Seyyid Ali buna izin vermedi. Bir müddet sonra kâfile bir yerde konakladı. Seyyid Ali istirahat ederken (uyurken), o kimse habersiz olarak o mübareğin tesbihini aldı ve uzaklaştı. Biraz sonra yolun üzerinde çok büyük bir yılan ile karşılaştı. Yılan bir türlü o kimsenin geçip gitmesine izin vermiyordu. Adam, Seyyid Ali'nin tesbihini izinsiz ve habersiz olarak aldığı için bu yılanla karşılaştığını anladı. İşlediği hatâya pişman olarak ve üzülerek mecbûren geri döndü. Seyyid hazretlerinden özür diledi, o da affetti.
DOKTORLAR ÇARESİZ KALDI!..
Seyyid Ali hazretlerinin, buna benzer menkıbe ve kerâmetleri daha pek çoktur... Çok zâhid idi. Dünyâ ni'metlerine, mevki ve makamlarına dönüp bakmazdı... İnsanların Allahü teâlâyı tanımakta, O'na ibâdet ve tâatte gevşek davranmalarına çok üzülerek, dünyâ hayâtından usandı. Allahü teâlâya kavuşmak arzu ve iştiyâkı şiddetlendi ve bunun için Allahü teâlâya;
"Yâ Rabbi, âhir zaman fitnelerine bulaşmadan canımı al" diye duâ etti...
O günlerde hastalandı. Doktorlar, tedâvi etmekte âciz kaldılar. Hastalığının başlamasından on iki gün sonra 1048 (m. 1638) senesi Muharrem ayının yirmibeşinde, Mekke-i mükerremede vefât etti. Haremi şerifte namazı kılınıp Cennet-ül-mu'allâ kabristanında defnedildi.