İftiranin Neticesi

İftiranin Neticesi
Gelenler yine bir şeyler görmediklerini söylediler. Neticede bu hal sabaha kadar sürdü. Sabahleyin Paşa, yakınlarına bu hâli anlattı. Hiç kimse bir mânâ veremedi. Sonradan sevdiklerinden birisi; "İzin verirseniz ve darılmazsanız bunu size açıklarım." dedi. Paşa da; "Darılmam söyle!" deyince, o; "Efendim! Siz ya birine zulüm ve haksızlık yapmışsınız veya haksızlık yapacaksınız! Öyle bir niyetiniz olmalı. Zirâ böyle ateş görmek, ancak Allahü teâlâ tarafından bir ikâzdır, uyarmadır, tenbihtir. Sizlere bundan sakınmak lâzımdır." dedi. Bunu işiten paşa şaşırdı ve; "Ben kimseye haksızlık etmedim. Lâkin, Acemağa Câmiinde Hasan Efendi isminde bir zât varmış, uygunsuz haller ve işleri yaparmış. Bana onu zemmedip kötülediler. Ben de onu nefyetmeyi, uzaklaştırmayı niyet etmiştim." dedi. O kimse bunu duyunca; "Efendim! Sakın öyle bir işe kalkışmayın." dedi. Orada Hasan Efendinin talebelerin den birisi vardı. Bunu duyunca Paşaya Hasan Efendinin üstünlüklerini, güzel hallerini, dünyâya düşkün olmadığını anlattı ve hakkında söylenen şeylerin iftirâ olduğunu belirtti. Paşa bunun üzerine niyetinden vaz geçip ona ikrâm ve iyilik yapmak, duâsını almak istedi ve; "Hakikaten gece gördüğüm ateş, ona olan haksızlık niyetimin sebebi idi." dedi ve şüphesi kalmadığını belirtti. Sonra Ünsi Hasan Efendiye birkaç kese altın gönderdi ve duâ istedi. Ayrıca; "Ona lâyık bir dergâhı da hizmetine vereceğim." diye haber gönderdi.1683 senesi İstanbul'da Alay Köşkü yakınında Karaköy mahallesinde Saçlı Emir Dergâhı, diğer bir adı ile Aydın Dede Dergâhı boşaldı. Mustafa Paşa derhal buranın Şeyh Ünsi Hasan Efendiye verilmesini emrettiler. Berâtını, izin belgesini ona gönderdiler. Berât önlerine konunca, Hasan Efendi; "Paşa oğlumuzun selâmını aldık. Biz dahi selâmlar ederiz. Bu câmide yirmi senedir Rabbimizi zikrederiz. Burası dahi dergâhtır. Orasını hakkı olan birine versinler." buyurdu. Berâtı da, getiren kişiye iâde edip kabûl etmedi. Daha sonraları binbir ricâ ve minnetle, Ünsi Efendi mecbur kalıp Saçlı Emir Dergâhına geçmeyi kabûl etti. Mustafa Paşa da onun bu kabûlünden çok memnun oldu. 125. BABIALİ BASKINI İttihat ve Terakki komitesi İkinci Meşrutiyetin ilanından ve 31 Mart Vak'asından sonra orduya dayanarak hükumeti ele geçirmişlerdi. Yalnız kısa bir zaman sonra asker ocağını siyasetle uğraştırmanın cezasını çekerek "Halaskar Zabitan Grubu"nun tazyikiyle yıkıldılar. Fakat tekrar orduyu elde etmek suretiyle yeniden iş başına gelmek için gizli bir faaliyete giriştiler.Nitekim Balkan Savaşının şiddetle cereyan ettiği ve düşman ordularının İstanbul kapılarına dayandığı sırada, İttihatçılar, Kamil Paşa Hükumetini devirmek ve çeşitli entrikalarla hükumeti elde etmek için çalışıyorlardı.Önce Balkan Savaşının neticeleri ne olursa olsun, büyük devletlerin sınır değişikliği ne müsaade etmeyecekleri, bu sebepten Türkiye'nin zararı olmayacağı propagandasını yaptılar. 81 yaşındaki Kamil Paşa bir ara istifa edip yeni bir kabine kurmayı düşündü. Sonra bu fikrinden vazgeçince İttihatçılar bu sefer Kamil Paşanın Edirne'yi Bulgarlara bıraktığı şeklinde akıl almaz ve yıkıcı bir propagandaya giriştiler. Bu arada başkumandan vekili Nazım Paşa, Sadrazamın muhalefetine rağmen, orduda bozgunculuk yaptıkları için tevkif edilen İttihatçıları serbest bıraktı. Nazım Paşa daha önce Kurmay Albay Cemal Beyi Menzil Müfettişi Umumisi, Kurmay Yarbay Enver Beyi de Kolordu Kurmay Başkanı yapmıştı. Böylece en stratejik merkezlere İttihatçılar getirilmişti. Bütün bu işler Balkan Savaşının en acıklı günlerinde cereyan ediyordu.23 Ocak 1913 günü Bulgarlar, Edirne ve Çatalca önlerindeyken, Kurmay Albay Enver Bey (Paşa) sabıkalılardan müteşekkil 20-50 kişilik bir çete ile Babıali'yi bastı. Babıali'yi muhafaza ile ilgili muhafız bölüğü, Dahiliye Nazırının haberi olmadan Cemal Bey (Paşa) tarafından yerlerinden alınmış ve başka bir yere götürülmüştü. Böylece baskıncılar rahatça içeri girdiler. Baskının kanlı safhaları dış sofada cereyan etmiştir. Dış sofa mücadelesinde 11 kişi öldürüldükten sonra başlarında Enver ve Talat beylerin bulunduğu çeteciler iç sofaya daldılar. Kendilerini engellemek isteyen sivil polis komiserini öldürdükleri sırada Harbiye Nazırı Nazım Paşa ile karşılaştılar. Nazım Paşa, Enver'e; "Beni aldattın hani siyasetle uğraşmayacağına dair namus sözü vermiştin!" deyince, fedaisi Yakub Cemil'in tabancasından çıkan kurşunla alnından vurularak öldürüldü.Bundan sonra Talat ve Enver Beyler sadrazam Kamil Paşanın odasına girerek onu istifaya zorladılar. Ancak Kamil Paşa, devletin içinde bulunduğu durumu izah ederek böyle bir darbeyle hükumetten çekilmesinin felaketi artıracağını söyledi. Fakat silahla tehdid edilmesi üzerine istifa etti. Böylece yaşlı sadrazamın siyasi hayatı sona erdi. Bu sırada Babıali Baskınını duyanlar mahşeri bir kalabalık meydana getirmişlerdi. Toplanan kalabalığa İttihatçıların meşhur hatibi Teğmen Ömer Naci nutuk çekiyordu. Sokaktaki kalabalık arasında Almanya Büyükelçiliği Baştercümanı da vardı. Baskın planı için, Almanya Büyükelçiliğinde yapılan toplantı sonunda, Berlin'in izni alındığı açıkça görülüyordu. 1876 ve 1909 darbelerinin arkasında İngiltere vardı. Almanya ise Türkiye'de ilk defa bir darbeye karışıyor ve destekliyordu.Sadrazamın istifa mektubunu alan Enver Bey, saraya gitti. Babıali'de kalan Talat Bey, kendini "Dahiliye Nazır Vekili" tayin ederek bu ünvanla valilere emirler gönderdi. Kamil Paşa Hükumetinin Adalarla Edirne'yi düşmana verdiği için millet ve ordu tarafından iskat edildiğini bildirdi. Halbuki ne Edirne, ne de Adalar Kamil Paşa tarafından düşmana asla verilmiş değildi. Edirne'yi güya kurtarmak iddiasıyla Babıali'yi basıp hükumeti zaptetmiş olan İttihat ve Terakki komitesi, Kamil Paşanın kabul etmediği bu yerlerin teslim şartını hiç sıkılmadan kabul ederek, bütün Rumeli topraklarıyle beraber Edirne'yi de düşmana terk etti. Bu tarihi ihanetlerini de ters-yüz ederek millete anlattılar.Bu hükumet darbesinden sonra sadrazamlığa Mahmud Şevket Paşa getirildi. Babıali baskını neticesinde İttihatçılar fiilen yeniden iktidara geldiler.

Ehl-i Sünnet Îtikatını Öğrenmek Farz-ı Ayndır

Vehbi Tülek

Gâfil Olan Mahbûba, Allah’a Kavuşamaz

Vehbi Tülek

Namazını Vaktinde Kıl Ve Dilini Kötü Sözden Koru!

Vehbi Tülek

İnsan Dilini Tutabilirse Bütün Amelleri Iyi Olur

Vehbi Tülek

Sünnetleri Öğrenmek Sünnet Farzları Öğrenmek Ise Farzdır

Vehbi Tülek