hatîb-ül-enbiyâ Hazret-i Şuayb
PEYGAMBERLE ALAY ETTİLER!Şuayb aleyhisselam önce Medyenlileri hak yola davet etti. Ancak, onlar kendisiyle alay ederek;
"Ey Şuayb! Atalarımızın taptıkları şeyleri bırakmamızı, yahut mallarımızda dilediğimiz gibi tasarruf etmeyeceğimizi sana namazın mı emrediyor? Şüphesiz ki sen çok çok uslu ve akıllısın!" dediler.
Vaktâ ki Allahü teâlânın emrinin tecelli etme zamanı geldi. Hazret-i Şuayb'e ve onunla beraber imân edenlere Allahü teâlâ tarafından bir rahmet olarak kurtuluş verildi. O zalimleri ise müthiş bir azâb fırtınası ve sarsıntısı yakaladı da oldukları yerde çökekalmış bir vaziyette sabaha erdiler. Ve böyle bir azâbla yok edildiler...
Şuayb aleyhisselâmın hak yola davet ettiği bir de Eyke ahalisi vardır. Eyke, sık ve ağaçları birbirine girift olan ormanlığa denilirdi. Hazret-i Şuayb'in bu mıntıkadaki ümmeti sık bir ormanlığa sahip bulunduklarından dolayı "Eshâb-ı Eyke" denilmiştir...
Eykeliler de Medyenliler gibi, kendilerine gönderilen Allah'ın Resulü Şuayb aleyhisselâmı yalanladılar ve âsi oldular. Hazret-i Şuayb onlara; "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Kileyi tam ölçünüz de hak geçirenlerden olmayınız! Ayarı doğru olan terazi ile tartı yapınız!.." dedi. Eyke ahâlisi ise;
"HAYDİ BİZİ ÖLDÜR!.."
"Ey Şuayb! Sen de ancak bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsin. Hem biz, muhakkak seni yalancılardan sanıyoruz. Eğer doğrulardan isen haydi gökten bir tabakayı üzerimize düşürüver de bizi öldür" dediler. Şuayb aleyhisselâm;
"Rabbim yaptıklarınızı çok iyi bilir" dedi. Hülâsa olarak Eykeliler de Hazret-i Şuayb'ı yalanladılar. Onları da Zulle (gölge) gününün azabı yakaladı. "Zulle" bulutun ve ağacın gölgesine denir ki, Eyke eshâbı, helak edildiği sırada müthiş bir sıcaklık ortalığı kaplamış ve halk oldukça bunalmış idi. Bu sırada gökyüzünde bir bulut belirmiş ve onun vesilesiyle serin bir rüzgâr esmeğe başladı. Halk bu bulutun gölgesine sığındığı sırada bulut, bunları ateş halinde bastırarak helak ediverdi...