İmam-ı Şafii'nin Talebesi Ebû Yakub El-buveytî
"Makamınıza kim oturacak?"-Efendim, sizden sonra makamınıza kim oturacak? Ders halkasının başına kim geçecek?
Soranlar, talebesi Muhammed'i işaret ede?cek sanıyorlardı. Hattâ o esnada baş ucunda oturmakta olan Muhammed uzanıp kendini gösterdi. İmam-ı Şafii hazretleri buyurdu ki:
-Sübhânallah, bunda şüpheye ne hacet, Ebû Yâkûb Buveyti yerime geçecektir!
Bu soruyu soranlar şaşırmışlardı. Çünkü Muhammed bin Abdulhakem'in ilmini biliyorlardı. Ancak İmam-ı Şafii hazretleri zâhid, daha mütteki talebesi Ebû Yakub el-Buveyti'yi yerine halife bırakmıştı...
Abbasi halifesi Me'mun, mutezile fırkasından idi. Kur'ân-ı Kerim'e mahluk diyordu. Mu'tezilenin bütün İslam âleminde yayılması için çalışıyordu. Hatta kendisine bu hususta karşı gelen âlimleri hiç acımadan cezalandırıyordu. 845 senesinde o mübareği sarayına çağırdı ve;
"Kur'ân-ı Kerim mahluktur diye fetva ver, bunu her tarafa yayacağım" dedi. Fakat Buveyti hazretleri;
"Kur'ân-ı Kerim mahluk değil, Allah kelamıdır" diye ısrar etti.
Zincire vurularak dolaştırıldı!
Bunu üzerine zincirlere vurularak bir hayvana bindirildi ve bütün şehirde dolaştırıldı. Bu esnada kendisini görmeye gelenlere şunları söylüyordu:
"Allahü teâlâ kâinatı 'kün' sözüyle yaratmıştır. 'Kün' sözü Kur'ân-ı Kerim'de vardır ve eğer mahluk ise, mahluk mahluku yaratmış olur. Allaha yemin ederim ki, ben bu demirler altında öleceğim. Tâ ki benden sonra gelenler, bu uğurda demirler altında ölenlerin bulunduğunu bilsinler..."
Bu onun son sözleri oldu ve biraz sonra şehid ettiler.