İmâm-ı Rabbânî
2'nci bin yılın yenileyicisiİmâm-ı Rabbâni, "Rabbâni âlim" demek olup, kendisine ilim ve hikmet verilmiş, ilmi ile amel eden, ilim ve amel bakımından eksiksiz ve kâmil, olgun âlim demektir.
Hicri ikinci bin yılının müceddidi (yenileyicisi) olmasından dolayı "Müceddid-i elf-i sâni", ahkâm-ı İslâmiye ile tasavvufu birleştirmesi sebebiyle, "Sıla" ismi verilmiştir. Hazret-i Ömer'in soyundan olduğu için ,"Fârûki" nesebiyle anılmış, Serhend şehrinden olduğu için de oraya nisbetle, "Serhendi" denilmiştir...
Bütün bu vasıflarıyla birlikte ismi, İmâm-ı Rabbâni Müceddid-i elf-i sâni Şeyh Ahmed-i Fârûki Serhendi'dir.
Vefât ettiği safer ayının yirmi dokuzuncu salı günü, gece kendine hizmet eden hizmetçilerine;
-Çok zahmet çektiniz, bu sizin son zahmetinizdir, buyurdu. Gecenin sonunda:
-Bu gece de bitti, sabah oldu, buyurdu. O günün işrâk zamânında;
-İdrar sıkıştırdı, bir leğen getirin, buyurdu. Getirdiler, fakat içinde kum yoktu.
-İçinde kum olmazsa sıçrayabilir, buyurdu. O ömrünün son anında bile en ince hususlara dikkat ediyordu.
-Beni de yatağıma yatırın, buyurdu. Dediği gibi yaptılar. Kendilerine biraz sonra, vefât edeceksin, abdest almağa vakit bulamayacaksın ilhâmı gelince, abdestini bozmak istemedi ve abdestli olarak rûhunu teslim etmek istedi.
"Hâl-i şerifiniz nasıldır?"
Sedirin üzerine yatınca, sünnet üzere sağ elini sağ yanağının altına koyup, zikirle meşgûl oldu. Büyük oğlu Muhammed Said, babasının sık sık nefes aldığını görünce;
-Hâl-i şerifiniz nasıldır babacığım? diye sorunca;
-İyiyim ve kıldığım o iki rekat namaz kâfidir, buyurdu...
Bundan sonra bir daha konuşmadı. Yalnız Allahü teâlânın ismini söyledi ve biraz sonra da vefât etti. Peygamberlerin son sözleri namaz olmuştur. Bu hususta da peygamberlerin Serverine tâbi oldu...