İngiliz Subayın Ibretlik Sonu!..
Bu nasıl bir zulümdür?..İngilizler, Delhi'de evleri, dükkânları basıp, malları, paraları yağma ettiler. Kadınları, çocukları dahi kılıçtan geçirdiler. Hümayun Şahın türbesine sığınmış olan yaşlı Şah'ı, çoluk-çocukları ile, elleri bağlı olarak, kale tarafına götürdüler. Patrik Hudson, Şah'ın üç oğlunu şehid etti. Cesetlerini kale kapısına astırdı. Sonra, başlarını suda kaynatıp Şah'a ve zevcesine çorba olarak gönderdi. Çok aç olduklarından, hemen ağızlarına koydular, fakat çiğneyemediler, yutamadılar. Ne eti olduğunu bilmedikleri halde, çıkarıp attılar...
Sonra, Sultanı, zevcesini ve diğer yakınlarını, Rangon şehrine sürüp hapsettiler. Sultan, 1862'de zindanda vefat etti. Delhi'de 3000 Müslümanı kurşunlayarak, 27.000 kişiyi de keserek şehid ettiler. Eşi bulunmayan, kıymet biçilmeyen ziynet eşyalarını gemilere doldurup, Londra'ya götürdüler...
Kıvrana kıvrana öldü!..
1857 senesinde Hindistan'da ayaklanma yatıştıktan sonra Kalyâr'da bulunan bir İngiliz subayı Alâeddin Sâbir hazretlerinin dergâhına geldi. Yanında adamları ve polisler vardı. Ayakkabılarıyla dergâha girmek istedi. Hizmetçi Mansab Ali Han kendisini durdurarak;
"Burası Alâeddin-i Sâbir hazretlerinin kabridir. Lütfen ayakkabılarınızı çıkarın" dedi. İngiliz subayı öfkesinden deliye döndü! Bütün hizmetçileri ve ziyâretçileri yakalamaları için adamlarına emir verdi. Hepsini isyân etmekle ithâm etti. Hizmetçilerden bâzıları Sâbir hazretlerinin kabrine gelip, İngiliz subayını şikâyet ettiler. Aynı anda İngiliz subayı, midesini tutarak inlemeye başladı ve bir müddet sonra da kıvrana kıvrana öldü!..