o, Cehennem Ehlindendir!..
İKİ KOLU DA KESİLMİŞTİ...İbni Kamie atlı idi. Geri dönüp bir kılıç darbesi dahâ vurarak sol kolunu da düşürdü. Mus'ab bin Umeyr sancağı pazuları arasında tutarak yere düşürmedi. Resûlullah efendimiz sancağı hazret-i Ali'ye "radıyallahü anh" verinceye kadar öyle tuttu...
***
Eshâb-ı kirâm arasında Kuzman adında bir kimse vardı. Eshâb-ı kirâm Uhud Savaşına gidince, o Medine'de kalıp savaşa katılmamıştı. Kadınlar "senin bizden farkın yok" deyince utanarak, gidip savaşa katıldı. Kuzman bunu bir onur meselesi haline getirdi; hemen cepheye koşarak ön safta yer tuttu. Hatta ilk oku o attı, sonra kılıcını çekerek herkesi hayran bırakan bir kahramanlık sergiledi. Müşriklerle şiddetle ve çok gayret göstererek savaşıyordu. Onun bu hâlini Resûlullah efendimize haber verdiler. "O, cehennem ehlindendir" buyurdu. Eshâb-ı kirâm hayret ettiler. Kuzman kendi kendine "kaçmaktan ölmek yeğdir" diyordu. "Ey Evs Hanedanı! Siz de benim yaptığım gibi, şeref ve şan için çarpışınız!" diyerek Eshab-ı kiramı harbe teşvik ediyordu.
O kadar savaştı ki, müşriklerden Halid bin A'lem ve Velid bin Âs başta olmak üzere sekiz kişiyi öldürdü. Kendisi de birçok yerinden yaralandı. Eshâb-ı kirâmdan ba'zıları onu savaş sırasında yaralı hâlde görüp "şehidlik sana âfiyet olsun ey Kuzman" dediler... Bunun üzerine Kazman şöyle dedi:
"BEN, DİN İÇİN SAVAŞMIYORUM!"
-Yemin ederim ki ben din için savaşmıyorum. Kureyş'in bize gâlib gelerek hurma bahçelerimizi harâb etmelerinden korktuğum için savaşıyorum, dedi!
Yaraları ona o kadar acı veriyordu ki, kılıcını göğsüne dayayıp kendini öldürdü. Eshâbdan ba'zıları onun durumunu bilmedikleri için Resûlullaha "Kuzman müşriklerden sekiz kişiyi öldürdü ve şehid oldu" dediler. Resûlullah Efendimiz "Allahü teâlâ dilediğini yapar" buyurdu. Sonra Kuzman'ın gerçek hâlini açıklayıp, "Allahü teâlâ bu dini fâcir kimselerle de elbette kuvvetlendirir" buyurdu...