sen Dünya Ve âhiret Sultanısın
"İMANLARINI KURTARARAK GİTSİNLER"Aziz Mahmûd Hüdâyi hemen cevap vermedi. Bir müddet murâkabe hâlinde kaldıktan sonra; "Bu söz doğrudur" buyurdu. Sonra Padişâh; "Efendim! Acabâ zât-ı âlinizin bizlere bir vâdiniz ve müjdeniz yok mudur?" diye sorunca, Mahmûd Hüdâyi ellerini kaldırarak;
"Yâ Rabbi! Kıyâmete kadar bizim yolumuza katılan, bizi sevenler ve ömründe bir kere türbemize gelip rûhumuza fâtiha okuyanlar bizimdir. Bize talebe olanlar denizde boğulmasınlar. Ömürlerinin sonlarında fakirlik görmesinler. Îmânlarını kurtararak gitsinler ve öleceklerini bilip haber versinler" diye duâ eyledi. (Âlimler ve evliyâ bu duânın kabûl olduğunu, bu yola mensup kimselerin hiç denizde boğulmadıklarını ve pekçok kimsenin de vefât günlerine yakın, öleceklerini haber verdiklerini bildirdiler.) Nitekim Ahmed Han da öleceğini bilip haber verdi...
"YARIN RESÛLULLAHA KAVUŞACAKSIN!"
Şânı yüce pâdişâh I. Ahmed Han, 1617 senesinde hastalandı. Sırtında bir yara çıkmıştı. Mâbeynci Mustafa, Sultânın vefâtından bir gün önce huzûrunda iken, Ahmed Hanın odada sâhibini göremediği kimselere dört defâ; "Ve aleyküm selâm" dediğini işitti. Sebebini sorduğunda, Sultan Ahmed Han;
"Şu anda yanıma hazret-i Ebû Bekr-i Sıddik, hazret-i Ömer, hazret-i Osmân ve hazret-i Ali geldiler. Bana; 'Sen dünyâ ve âhiretin sultanlığını kendinde toplamışsın. Yarın Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin yanında olacaksın' buyurdular" cevâbını verdi.
Hakikaten ertesi gün vefât etti. Cenâzesinin yıkanması için hocası Aziz Mahmûd Hüdâyi hazretleri dâvet edildi. Ancak o; "Sultânımı çok severdim. Şimdi dayanamam. İhtiyârlığım sebebiyle beni mâzur görün" buyurdu ve talebelerinden Şâban Dede'yi gönderdi. Şâban Dede, Hüdâyi hazretlerine vekaleten techiz ve tekfin işlerini yaparak padişahı defnetti...