İsmâil Fakîrullah
Zâhiri ve bâtıni ilimlerde yetiştiİsmâil Fakirullah yirmi dört yaşına kadar zâhiri ilimlerde âlim ve bâtıni ilimlerde mütehassıs bir veli olarak yetişti. İbâdetlerinden büyük bir lezzet alır, zevk ile yapardı. Anne ve babasının hukûkunu gözetir duâ ve rızâlarına kavuşmak için çok gayret gösterirdi.
1660 senesinde babası Mevlânâ Kâsım hazretleri vefât edince, yerine geçerek müderrislik yapmağa başladı. O sene evlendi. İsmâil Fakirullah hazretleri haramlardan çok sakınır, hattâ şüpheli korkusuyla mubahların dahi fazlasından kaçınırdı. Çok talebe yetiştirdi...
Yaşı sekseni geçince 1734 (H.1147) senesinde bir hafta kadar hiç kimse ile görüşmeyip mânevi âlemin sırlarına ulaşıp bu âlemi seyreyledi. İnsanlar onu hastalıktan dolayı böyle kendinden geçmiş sandılar. Ancak cuma gecesi yatsıdan sonra o hâlden bu his âlemine döndü. Evlât ve torunlarını yanına çağırıp ilim öğrenmelerini ve sâlih ameller ile uğraşmalarını vasiyet eyledi. Üzerindeki emânetlerin sâhiplerine verilmesini isteyerek oradakilerle vedâlaştı. Sonra Yâsin-i şerif okumalarını istedi. O anda odanın içine öyle güzel kokular doldu ki, sanki ûd ve anber yakılmıştı. Çocukları ve torunları üzüntü içindeydiler. Onun için ise o gece bayram ve sürûr gecesi oldu...
"Allah" diyerek cennete uçtu...
Yâsin-i şerifin "Selâmûn kavlen..." âyet-i kerimesi okunurken "Allah" diyerek cânını Hakka teslim eyledi. Mübârek rûhu gidip, latif cismi kaldı.
Hayâtını insanlara ilim öğretmek, onlara din-i İslâmı anlatmakla geçiren İsmâil Fakirullah hazretleri yerine talebesi Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerini halife bıraktı...