İstanbul’da Üç Gece

İstanbul’da Üç Gece
Mahallede fazla gürültüye sebebiyet vermek de istemiyorum. Buna rağmen hizmetçinin odasının camının üç dört defa tıklattım. Tam bu esnada komşulardan birinin penceresi açıldı ve hiç tanımadığım bir erkek sesi:-Kimi aradınız? Diye sordu. Ben ailemin ismini söyler söylemez:-Onlar buradan çıkalı bir ay oluyor. Ev boş ve satılıktır, diyerek pencereyi kapattı.Eyvah! Şimdi nereye gitmeli...vakıa tanıdıklarım ve ahbablarım var, fakat gizli bir vazife için geldiğimden, bundan kimsenin haberi olmaması icap ediyordu. Çantam elimde karanlıkta yürümeye başladım. O dakikada, Anadolu'nun bir yerinde, dağ başında, düşma nın karşısında cephede olmayı her şeye tercih ettim. Yürüye yürüye Sirkeci'ye kadar gelmişim. Buradaki otellerden birine girmekten başka çare yok. Bunlardan birine daldım. Bir ihtiyar adam beni iyice süzdükten sonra, iki kişinin yattığı üç yataklı bir odaya beni soktu. Sabahı nasıl ettiğimi bilemiyorum. Ertesi gün bana tevdi edilen işi bitirmek için erkenden otelden çıktım. Bazı kişilere bazı şeyler söylenecek, bazı evraklar verilecekti. Bu işleri bitirdikten sonra, tekrar validemi ve hemşiremi aramaya başladım. Şehzadebaşında bir akrabamız vardı. Önce ona gittim. Kapıyı çaldım. Tanımadığım biri kapıyı açtı ve "Şevki bey burada mı?" dedim. Hemen haber verdiler ve geldi. Beni görünce sendeler gibi oldu ve:-Siz!...bu saatte burada...nasıl geldiniz?..diyordu. -Muvakkat bir vazife için gönderildim, dedim ve sonra da ailemi sordum-Vallahi biz de bilmiyoruz. Uzun zamandır haber alamadık. Evden çıkmışlar diye işittik, ama şimdi neredeler, hiç haberimiz yok! Cevabını verdi.Buradan hemen ayrılıp başka bir ahbabın evine uğradım. Buradan da bir haber alamadım. Yâ Rabbi, nereye gitmiş olabilirlerdi! Daha sonra biri Aksaray'da, diğeri Kadırga'da oturan iki akrabanın evine daha gittim. Geç vakit otele döndüğümde elime geçen malumat şuydu: "Maddi bakımdan bir hayli sıkıntıya düşmüşler, neleri var, neleri yok hepsini satmışlar, sıra eve gelmiş, onu da satılığa çıkarmışlar. Bazı dostlarımız, Topkapı civarında bir yere taşındıklarını, fakat hangi mahalle, hangi sokak bilemedikleri ni söylüyorlardı.Bağrım ve gözüm yaşla dolu, kabuslu bir gece daha geçirdim ve ertesi gün Bebek'teki teyzeme gitmeye karar verdim. İşlerimi bitirdikten sonra hemen oraya gittim, fakat vefat edeli üç ay olduğunu öğrendim. Akşama Kadıköy'e geçtim. Burada amcazadelerim vardı. Fakat onları da bulmak mümkün olmadı. İstanbul'daki son gecem de kabusla dolu geçti. Merak ve endişeden gözüme uyku girmiyordu. Sabah erkenden, Trabzon'a gidecek olan gemi hareket ediyordu. Son defa bir arkadaşıma uğradım ve Allah rızası için, eğer ailemden bir haber alırsa derhal cephe ye, bana haber göndermesini rica ettim ve gemiye binerek hareket ettim. Aylar sonra beklediğim haber geldi; validem ve hemşirem Topkapı'da bir kulübede sefalet içinde yaşıyorlarmış. Beni çok sevdiğini, ölünceye kadar yolumu bekleyeceğini söyleyen nişanlım da, zengin bir adamla evlenmiş.İşte, harbin diğer yüzü. Cephedekiler kadar, onları bekleyenler de aynı acı ve mahrumiyeti çekiyorlar...

Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek

Nefis, Çok Övülmesi Yüzünden Firavunlaştı

Vehbi Tülek