sultan Mehmed'e Yaraşır Bir Er Ol!..

Sultan Mehmed Han kendine geldi... Başını kaldırdı; bu bir rüya değildi. Meclisteki herkes ağlıyordu... Sonra mektubu getiren adama baktı... Titreyen sesi, merakla sordu:
"-Baba! Kimsin sen? Nereden geldi bu sana?"
"-Hünkarım! Bu benim oğlumdur. Anlatmış ya, daha doğmadan İstanbul'a adadığımız oğul! Sefere katılmadan evvel sana hitaben yazdığı mektubu anacığına bırakmış. Sana getirdim. Anacığının gözü yaşlıdır hâlâ! Ana ya; özler durur işte kuzusunu! Geçenlerde rüyasına bizim oğlan;
"SELAMETLE KAL SULTANIM"
"-Ben iyiyim, tasalanma!" diyesiymiş. Nasip! Buna da şükür!.. Rabbim, gayrı sana uzun ömür versin! Selâmetle kal Sultanım!.. İhtiyar, ırmak misali çağlayıp duruldu... Irmak denize, deniz Sultan Mehmed'e aktı... Kimse tek laf edemeden, çıktı gitti adam!.. Bakışlar yine derin, düşünceli... Fâtih, yarım bıraktığı mektuba döndü yine:
(Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz; bilakis onlar diridirler.) (el-Bakara, 154) Her dem sizinleyiz... Ayasofya'da kılınan her namaza fethin melekleriyle iştirak ediyoruz... Gönlünüz ferah olsun Efendim... Allah'ın yardım ve nusreti sizinledir! Nice Mehmedler, Hasanlar fedâ olsun bu devlete, bu yola!..
Her dâim duâcınız, köleniz Mehmediniz!"