tâbi'înin Hayırlısı Rebi Bin Harrâş
Reb'i'nin kardeşi Rebi şöyle anlatır: Ca'fer-i Sâdık "rahmetullahi aleyh" halife Mensûr'un yanına geldiğinde, dudaklarını kıpırdatıyor, bir şeyler okuyordu. Mensûr'un kızgınlığı yavaş yavaş geçti. Hattâ onu yanına çağırıp, güler yüzlü ve hoşnut davrandı. Oradan ayrılınca, Ca'fer-i Sâdık'a "Halife sana çok kızmıştı, sen gelip dudaklarını oynattıkça, onun kızgınlığı yavaş yavaş söndü. Hangi duâyı okuyordunuz?" diye sordum. Dedem Hazret-i Hüseyin'in "radıyallahü anh" duâsını okuyordum. Bu duâ şöyledir: "Yâ uddeti inde şiddeti ve yâ gavsi inde kürbeti ührüsni biaynikelleti lâtenâmü ve ekfini bi rüknike ellezi lâ yerâmu." [Ey, zorlukta dayanağım ve ey sıkıntıda hakiki mededkârım! Dâimi görmekliğin ile beni koru ve nihâyetsiz kudret ve kuvvetinle bana kâfi' ol!] Rebi demiştir ki bu duâyı ezberledim. Bana ne zamân bir musibet gelse, bu duâyı okur, kurtulurdum...Reb'i bin Harrâş hazretleri diyor ki:
Biz dört kardeş idik. Rebi hepimizden çok namâz kılar ve sıcak günlerde oruç tutardı. O vefât etti. Yüzünü örttük. Bir kişiyi pazardan ona kefen satın alması için gönderdik. Biz yanında duruyorduk. Bir de baktık ki, yüzünü açtı ve "esselâmü aleyküm" dedi. Oradakiler "Ve aleykesselâm! Öldükten sonra konuşuyor musun?" dedik. "Evet sizden sonra Rabbime kavuştum. Rabbimi gadaplı bulmadım. Beni yumuşak reyhân ve istebrakla karşıladı. Dikkat ediniz! Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" cenâze namâzımı bekliyor! Acele edin, beni geciktirmeyin!" dedi.
GÜLMEYECEĞİNE YEMÎN ETMİŞTİ!..
Bu haberi hazret-i Âişe'ye "radıyallahü anhâ" bildirdiler. Buyurdu ki:
"Resûlullahtan "sallallahü aleyhi ve sellem" işittim: 'Benim ümmetimden öldükten sonra konuşan kimse Tâbi'inin hayırlısıdır' buyurdu."
Rebi, yerinin Cennet mi, Cehennem mi olduğunu bilmeden gülmeyeceğine yemin etmişti. Vefât ettikten sonra cenâzesini yıkayan kimse, onun devamlı tebessüm ettiğini söylemiştir...