üç Gün Son­ra ­ka­bir­de O­la­cak­sın!

üç Gün Son­ra ­ka­bir­de O­la­cak­sın!
"V­SIK VE­FAT ET­Tİ!.."
Bir de­fâ­sın­da Ali Hâ­di haz­ret­le­ri­ni zi­yâ­ret için Irak'tan Me­di­ne-i mü­nev­ve­re­ye git­miş­tim. Hu­zû­ru­na va­rın­ca, ba­na ha­li­fe Vâ­sık'ın hâ­li­ni sor­du. "Çok ya­kın­la­rın­da­nım. İyi­dir, ben ay­rı­lır­ken sıh­hat ve âfi­yet­te idi" de­dim. Bu­nun üze­ri­ne;
"İn­san­lar di­yor­lar ki; Vâ­sık ve­fât et­ti!" de­di.
Bu sö­züy­le ken­di­ni kas­de­di­yor zan­net­tim. Bir müd­det sus­tu son­ra ba­na tek­rar;
"İbn-i Zi­yâd ne ya­pı­yor?" de­di. "İyi­dir, işi yo­lun­da­dır" di­ye ce­vap ver­dim. Bu­nun üze­ri­ne onun ba­şı­na bir fe­lâ­ket gel­di. Şüp­he­siz Al­la­hü te­âlâ­nın tak­di­ri ve hük­mü ne ise o olur. Ey dost­lar Vâ­sık öl­dü, ye­ri­ne Câ­fer Mü­te­vek­kil ha­li­fe ol­du. İbn-i Zi­yâd da öl­dü­rül­dü" de­di. Ben hay­ret­le;
"Ne za­man efen­dim?" di­ye sor­dum. "Sen ay­rıl­dık­tan al­tı gün son­ra" de­di. Bun­la­rı söy­le­dik­ten bir­kaç gün son­ra Me­di­ne'ye ye­ni ha­li­fe Mü­te­vek­kil'in gön­der­di­ği bir ki­şi gel­di. Du­ru­mu on­dan öğ­ren­dik. Ay­nen Ali Hâ­di haz­ret­le­ri­nin işâ­ret et­ti­ği gi­bi Vâ­sık öl­müş, İbn-i Zi­yâd da kat­le­dil­miş­ti!..
Bir gün İmâm-ı Hâ­di haz­ret­le­ri ha­li­fe­nin ev­lâ­dın­dan bi­ri­nin dü­ğün ye­me­ğin­de bu­lun­du. Her­kes edep­le otu­ru­yor­du. Yal­nız bir genç çok ko­nu­şa­rak ve gü­le­rek edep­siz­lik edi­yor­du. İmâm-ı Hâ­di haz­ret­le­ri ona "Ey genç, ağız do­lu­su gü­lü­yor­sun ve Al­la­hü te­âlâ­nın zik­rin­den gâ­fil olu­yor­sun! Hâl­bu­ki sen üç gün son­ra ka­bir­de ola­cak­sın!" bu­yur­du.
Genç, bu söz­le­ri du­yun­ca, edep­siz­lik­ten vaz­geç­ti. Son­ra ye­mek yi­yip da­ğıl­dı­lar. Er­te­si gün o genç has­ta­lan­dı ve üç gün son­ra da ve­fât et­ti...

"Dİ­Lİ­Nİ VE KAL­Bİ­Nİ KO­RU!!"
Yi­ne bir gün dü­ğün ye­me­ğin­de idi­ler. Sa­mi­ra eh­lin­den bir kim­se boş söz­ler söy­lü­yor, İmâm-ı Hâ­di haz­ret­le­ri­ne ge­re­ken hür­me­ti gös­ter­mi­yor­du. İmâm-ı Hâ­di haz­ret­le­ri, "Bu kim­se­nin evin­den acı bir ha­ber ge­le­cek, bu ye­mek­ler­den yi­ye­me­ye­cek" bu­yur­du...
Ye­mek­ler hâ­zır­la­nın­ca, o kim­se el­le­ri­ni yı­ka­yıp, ye­me­ği yi­ye­ce­ği sı­ra­da, hiz­met­çi­si ağ­la­ya­rak içe­ri gir­di. O kim­se­ye, "An­nen dam­dan düş­tü, öl­mek üze­re­dir. He­men ye­tiş, öl­me­den ön­ce onu gör!" de­di. O şa­hıs ye­mek yi­ye­me­den kal­kıp git­ti...
Ne de­miş­ler: "Ule­ma­nın, ev­li­ya­nın ya­nın­da di­li­ni ve kal­bi­ni ko­ru!.."

El Helâl Kârda, Gönül Ise Hakîkî Yârdadır

Vehbi Tülek

Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek