vücûd Gidince Hastalık Da Gider
Ziyâüddin Nahşebi buyurdu ki: "Râbia-i Adviyye'ye sordular ki: 'Sen şeytana düşman mısın?' 'Hayır' dedi. 'Niçin?' dediler. 'Ben dostla o kadar meşgûlüm ki, başkası hâtırıma gelmiyor' buyurdu... Kardeşim, eskiden öyle insanlar vardı ki, başkalarının günah işlediklerini duysalar, sıtmalı gibi titrerlerdi. Senin ise kendi günâhından için yanmıyor..."***
Eskiden bir âdet vardı; güller açınca, insanlar oyun oynarlar, eğlenirlerdi. Bu sebeptendir ki, her sene güllerin yetişme, açılma zamanı gelince, Ma'rûf-i Kerhi hazretleri üzülür; "Gül açtı, şimdi insanlar oyunla meşgûl olacaklar" derdi.
Büyüklerden birine; "Dünyâ neye benzer?" dediler. "Dünyâ, benzeri olmaktan daha aşağıdır" buyurdu.
***
Bir gün dünyâ ehli zengin birisi, bir dervişin evinden su istedi. Ona tatsız, ılık bir su verdiler. "Bu su, sıcak tatsızdır" dedi. O derviş; "Ey efendi, biz zindandayız. Zindanda olan iyi su içmez" dedi...
***
Şibli hazretlerini, öldükten sonra rüyâda gördüler. "Münker ve Nekir'in suâllerinden nasıl kurtuldun?" dediler. "Siz orada olsaydınız da, benim yanımdan nasıl gittiklerini bir görseydiniz. Bana, "Rabbin kimdir?" dediler. "Rabbim öyle birisidir ki, size, bütün meleklerle birlikte babamın önünde secde etmenizi emretti; biz onda babamın sülbünde, bütün kardeşlerimle birlikte sizi görüyorduk" dedim. Melekler; "Biz buradan çekilip gidelim. Biz ona suâl soruyoruz, o ise hazret-i Âdem'in bütün zürriyetinin cevâbını veriyor" dediler...
***
Büyük şeyh Abdullah ibni Hafif (kuddise sirruh) hastalanmıştı. Bir doktor geldi ve; "Ey Şeyh hastalığın nedir?" dedi. "Vücûd gidince, hastalık da gider" buyurdu ve biraz sonra da son nefesini verdi...