Zamânın pâdişâhı Ahmed Han; vezirlerinden birini azletmiş, mührünü de Üsküdar tarafında oturan bir başka vezire göndermişti. Yolda mührü götüren haberci, bir deniz kazâsına tutulduğu için mührü denize düşürdü. Mührün denize düştüğünü öğrenen Pâdişâh, Aziz Mahmûd Hüdâyi'ye gidip durumu anlatınca, o da pöstekisinin altına elini uzatıp, suları damlamakta olan mührü Pâdişâha teslim etti.Sultan Ahmed Han, hocası Aziz Mahmûd Hüdâyi hazretlerini ziyârete gitmişti. Bir müddet sohbetten sonra atlarına binerek gezintiye çıktılar. Karacaahmed mezârlığının yanından geçerken, Mahmûd Hüdâyi, Pâdişâha dönerek; "Sultânım! İster misiniz bugün size bir şey göstereyim?" diye sordu. Sultânın, "İsterim!" demesi üzerine, kabristanlığa dönerek; "Kalkınız!" dedi. Bu hitâb karşısında bütün ölüler arpa başağı gibi kabirlerinin içinde dikiliverdiler. Pâdişâh bu hâli gördükten sonra, Mahmûd Hüdâyi; "Dönünüz!" emrini verince, kabir ehli yine eski hâllerine döndüler.