Timur Han onların her haline dikkat ediyordu. O da Timur'u gözden kaçırmıyordu. Fakat Emir kendisine baktığında hemen gözlerini yere çeviriyordu. Nihayet İbn-i Haldûn yüksek sesle söze başladı:"Ey sahibimiz olan Emir! Ben birçok hükümdar huzurunda bulundum. Ölenlerini, yazdığım tarihimle yaşattım: Arap ve Acem hükümdârlarından şu, şu zatları gördüm; Şarkı ve garbı dolaştım... Elhamdülillah, sizin devrinizi de idrak ettim, hepsinin arasında, ancak sizin hakiki hükümdar olduğunuzu gördüm... Hükümdârların yemeği karın doyurmak için yenir, Emir'in yemeği ise şereflenmek ve iftihar etmek üzere yenir, dedi. Emir Timur, bu sözlerden çok memnûn oldu. Sevincinden adeta uçacak hale gelmişti. İbn-i Haldun bunun ardından dileklerini ve ricalarını dile getirdi. Timur hoş karşılayıp ona sorular sormaya başladı. Bazı hükümdarlardan sual etti; İbn-i Haldun cevaplandırdı. Emir Timur da tarihi iyi bilirdi. Timur Han, Mısır elçilerini, hil'atler giydirdikten sonra dönmelerine müsâade etti. Onlara aman vermişti. İbn-i Haldûn'u ise bir müddet yanında alıkoydu. Ona izzet-ü ikramda bulundu. O Şam'dan ayrılırken İbn-i Haldun da Kâhire'ye döndü. (1401)