Süleyman Paşa, onların, Müslümanlara karşı ittifak kurduklarını haber alınca, askerlerine şu nasihatlerde bulundu:"Şu gördüğünüz olağanüstü işler, yaptığımız akıl almaz girişimler, şimdiye kadar zaferi rehber edinen ordumuzun yeni ülkeler fethetmesine sebep olmuştur. Bu fetihler, aslın da Allahü Teâlânın yardımı ve Cenâb-ı Peygamberin mucizesinden başka bir şey değildir. Yoksa böyle bir destek ve yardım olmazsa, bu kısa zamanda, bu kadar az askerle, bu kadar çok iş görmek kolay değildir. Meydana gelen fetihler, İ'lâ-yı Kelimetullah için gerçekleştirilmiştir. Sağlam inançlara sahip kişiler, cihad yolunda gayret edip, baş koymak zorundadır. Hele şimdi düşmanın toptan hareket etmesi ve asker toplaması, bizim böyle çalışmamızı gerektirir. İslam ehline layık olan inanış budur ki; "Ne kadar az da olsa, Mü'min bir topluluk, çok kalabalık orduları Allah'ın izniyle mağlup etmiştir" Din yolunda harp eder iken, Allah'ın yardımına güvenerek küffar ile cenge çıkmalı, düşman üzerine atılmalı, ürkmeden direnmelidir. Hayat, herkese giydirilen emanet bir elbisedir. Akıllı olanlar bunun ile öğünmekten ar ederler. Her kişinin nefesleri sayılı, sonu da bilinmemektedir. Herkesin, ölümü her an hazır ve ruhları derleyen meleğin de ensesinde beklediğini bilmesi gerekir. Eğer vaadedilen ölüm günüm gelip çatarsa, sizler din düşmanlarından yüz çevirip, kafirlerin önünden kaçmayasınız. İslam'ın sancakları, din yolunda savaşanların gayretleri ile durmuş iken, başınızda benim yokluğum mağlup olmanızı gerektirmez. Mü'min olmanın gereği, Allah'a güvenerek gayret etmektir. Rabbimizin yardımı olduğu müddetçe, karşımıza çıka her ordunun sonu felakettir. Önünüze çıkan belaları göğüslemek, benim varlığıma bağlı değildir. Doğru yolu gösteren Hazrete sığınarak, Peygamberlerin Efendisi'ne "sallallahü aleyhi ve sellem" bağlanarak hasımlarınıza karşı mücadelede sabır ve tahammül edesiniz."