Ab­ba­si Halî­fe­si Mü­te­vek­kil

Ab­ba­si Halî­fe­si Mü­te­vek­kil
KAR­DE­Şİ V­SIK DA ORA­DAY­DI!..
Ha­li­fe­nin, bo­zuk iti­kad­lı kar­de­şi Vâ­sık da o soh­bet mec­li­sin­de ya­kın dost­la­rıy­la otu­ru­yor­du. Mü­te­vek­kil, ya­kın adam­la­rı­na hi­tâ­ben, "Kur'ân-ı ke­ri­min mah­lûk olup ol­ma­ma­sı hu­sû­sun­da çok ti­tiz dav­ran­dım. Hal­kı bu fik­re da­vet et­tim. Bir kıs­mı be­nim sâ­hib ol­du­ğum mâl ve mev­ki­me ba­kıp ka­bûl et­ti­ler. Ba­zı­la­rı da hap­se­dil­dik­ten ve çok zor­lan­dık­tan son­ra ka­bûl et­ti­ler. Bir kıs­mı ise din­de ve ve­ra­da­ki kuv­vet­le­ri se­be­biy­le ka­bûl et­me­di­ler... Bu hu­sus­ta kal­bi­me bir şüp­he gel­di. Bu i'ti­kâ­dı terk et­me­yi ve bu me­se­le ile uğ­raş­ma­ma­yı is­ti­yo­rum" de­di.
Kur'ân-ı ke­rim mah­lûk­tur di­ye ina­nan ve bu mes'ele üze­rin­de çok du­ran İb­ni Ebi Dâ­vüd da ora­da idi. O, bu me­se­le­de çok ile­ri git­miş­ti.
"Ey mü'min­le­rin emi­ri! İh­yâ et­ti­ğin me­se­le­yi sön­dür­mek mi is­ti­yor­sun?" de­di. "Sen­den ev­vel­ki­le­rin yap­ma­dı­ğı­nı sen yap­tın. Bu me­se­le üze­rin­de dur­du­ğun için, Al­la­hü teâ­lâ sa­na ha­yır­lı kar­şı­lık­lar ver­sin" de­di ve bu me­se­le hak­kın­da çok mü­bâ­la­ğa et­ti. Vâ­sık'ın bu mu­te­zi­le i'ti­kâ­dın­dan dön­me­sin­den kork­tu. Tam o an­da Vâ­sık da, "Hay­di bu hu­sûs­ta Al­la­hü te­âlâ­ya ahd ede­lim" de­yi­ver­di.

"GÜL­ME­MİN SE­BE­Bİ BU­DUR"
Bu­nun üze­ri­ne İb­ni Ebû Dâ­vüd, "Eğer Kur'ân-ı ke­rim mah­lûk de­ğil­se, Al­la­hü teâ­lâ be­ni öl­me­den ön­ce dün­yâ­da felç et­sin" de­di. Ora­da bu­lu­nan­lar­dan bi­ri de, Kur'ân-ı ke­rim mah­lûk de­ğil­se, be­nim vü­cû­du­ma de­mir çi­vi­ler bat­sın de­di. Bir baş­ka­sı, eğer Kur'ân-ı ke­rim mah­lûk de­ğil­se, Al­la­hü teâ­lâ be­nim be­de­ni­me fe­nâ ko­ku ver­sin. Ta­nı­yan ta­nı­ma­yan ben­den bu kö­tü ko­ku se­be­biy­le kaç­sın, de­di. Bir baş­ka­sı, eğer Kur'ân-ı ke­rim mah­lûk de­ğil­se, Al­la­hü teâ­lâ be­ni de­niz­de boğ­sun, de­di. Vâ­sık ise, eğer Kur'ân-ı ke­rim mah­lûk de­ğil­se, Al­la­hü teâ­lâ be­nim vü­cû­du­mu dün­yâ­da da âhi­ret­te de yak­sın, de­di...
Hâ­li­fe Mü­te­vek­kil bun­la­rı an­lat­tık­tan son­ra, o gün­le­ri hâ­tır­la­dım, iş­te gül­me­min se­be­bi bu­dur, de­di.
Kur'ân-ı ke­rim mah­lûk­tur di­ye­rek, sa­pık inanç­la­rın­da ıs­râr eden ve Al­la­hü teâ­lâ ile ahd eden­le­rin her bi­ri­nin so­nu ger­çek­ten de söy­le­dik­le­ri gi­bi ol­du. Ahd et­dik­le­ri şey baş­la­rı­na gel­di...

Tevekkül Eden Kimse Cömert Olur

Vehbi Tülek

Felsefecileri Kerpiçle Susturan Zat!

Vehbi Tülek

Ağlayıp Sızlamak, Derdi Belâyı Geri Çevirmez

Vehbi Tülek

Hanefî Mezhebinde Namazın Sünnetleri

Vehbi Tülek

Fakirlik Korkusu Olan Şeytana Itâat Eder

Vehbi Tülek