Abide Bir Kadinla Hibal'in Konuşmasi
Güneş doğana kadar...Abdullah bin Avn hazretleri her gün sabah namazını talebeleri ile kılar, kimseyle konuşmadan, kıbleye karşı oturur, Allahü teâlâyı zikrederdi. Bu hal güneşin doğmasına kadar sürerdi. Talebeleri de aynı şekilde yapardı. Güneş doğduktan sonra onlara dönüp, derse başlar ve nasihat ederdi.
Bir defâsında; "Akıllı bir kimse bir hatâ işlediğinde ne yapalım?" diye kendisine soruldu. Buyurdu ki:
"Akıllı bir kimseyi, işlediği hatâ için azarlamak yakışmaz. Şu zamânımızda da durum budur. Kim birini incitirse, daha şiddetli azarı bir başkasından kendisi duyar."
Abdullah bin Avn, boş ve faydasız şeyler konuşmaz, insanların hayrına olan şeyleri anlatırdı. Bulunduğu yerde kendisinden çok güzel koku yayılırdı. Temiz ve güzel giyinirdi. Belli zamanlarda evine kapanır, sükût ve tefekkürle vakit geçirirdi. İyi işlerini gizler, belli etmezdi. Ana ve babasına iyiliği çoktu. Onların yediği kaptan hiç yemek yemezdi. Bu sebeple kendisine;
-Ey Allahın sevgili kulu niçin böyle yapıyorsun? diye sorduklarında, şöyle cevap verdi:
-Korkarım, yediğim kaptaki bir lokmada, onların gözü olur da farkına varmadan alıp yiyebilirim!..
"Sizin için üç şeyi seviyorum!"
Yahyâ el-Kattân onun için şöyle buyurdu: "Abdullah bin Avn'ın üstünlüğü, insanlar arasında dünyâyı en fazla terk etmiş olması bakımından değil, diline sâhib olması bakımındandır. O, insanlar arasında diline en fazla sâhib olanlardandır."
Abdullah ibni Avn, vefat edeceği zaman yaynındakilere buyurdu ki:
"Ey kardeşlerim! Sizin için üç şeyi seviyorum. Kur'ân-ı kerimi gece-gündüz okumanızı, cemâate devâmınızı ve kötü işlere mâni olmanızı..."