Hazreti Abbas bin Ubâde, Peygamber efendimizle yapılan anlaşmayı pekiştirmek için arkadaşlarına dedi ki: - Ey Hazrecliler! Peygamber efendimizi niçin kabul ettiğinizi biliyor musunuz? Onlarda: "Evet" cevabını verdiler. Bunun üzerine sözlerine söyle devam etti: - Siz Onu, hem sulh, hem de savaş zamanları için kabul edip, Ona tâbi oluyorsunuz. Eğer, mallarınıza bir zarar gelince, akraba ve yakınlarınız helak olunca, Peygamberimizi yalnız ve yardımsız bırakacaksanız, bunu şimdiden yapınız! Vallahi, eğer böyle birşey yaparsanız dünyada ve ahirette helak olursunuz. Eğer davet ettiği şeyde, mallarınızın gitmesine ve yakın akrabalarınızın öldürülmesine rağmen, Peygamberimize bağlı kalacaksanız, Onu tutunuz. Vallahi bu, dünyanız ve ahiretiniz için hayırdır. Bu sözler üzerine arkadaşları da dediler ki: - Biz Peygamberimizi, mallarımız ziyan olsa da, yakınlarımız öldürülse de yine tutarız. Ondan hiçbir zaman ayrılmayız. Ölmek var, dönmek yok. Sonra Peygamber efendimize dönerek sual ettiler: - Ya Resulallah, biz bu ahdimizi, sözümüzü yerine getirirsek, bize ne vardır, diye sual ettiler. Peygamberimiz ise; "Cennet" buyurdular. Bundan sonra sıra ile Peygamberimize biat ettiler ve söz verdiler. Peygamberimiz Medineli Müslümanlardan su hususlarda söz aldı: Allahü teâlâya hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık etmemek, zina etmemek, çocukları öldürmemek, yalan söylememek, iftira etmemek, hayırlı işlere muhalefet etmemek. Medinelilerin Peygamber efendimize biat ettiği sırada Akabe tepesinden şöyle bir ses duyuldu: - Ey Minada konaklayanlar! Peygamber ile Müslüman olan Medineliler, sizlerle savaşmak üzere anlaştılar! Peygamberimiz, bu ses için buyurdu ki: - Bu Akabenin şeytanıdır. Sonra seslenene de buyurdular ki: - Ey Allahü teâlânın düşmanı! İşimi bitirince, senin hakkından gelirim! Biat eden Medinelilere de buyurdu: - Siz hemen konak yerlerinize dönün! Hazreti Abbas bin Ubâde dedi ki: - Ya Resulallah, yemin ederim ki, istediğin takdirde, yarın sabah, Minada bulunan kâfirlerin üzerine kılıçlarımızla eğilir, onların hepsini kılıçtan geçiririz. Peygamber efendimiz memnun oldular, fakat, "Bize, henüz bu şekilde hareket etmemiz emrolunmadı. Şimdilik siz yerlerinize dönünüz" buyurdu. Hazreti Abbas bin Ubade, Akabe'de biat ettikten sonra, Peygamberimizden ayrılmamış, Mekke'de kalmıştır. Peygamberimize hicret izni gelince, o da Medine'ye hicret etmiştir. Bu sebeple kendisine, "Ensarın muhaciri" denilmiştir.Abbas bin Ubade hazretleri, Uhud harbinde Eshab-ı Kiramın dağılmakta olduğunu farkettiği zaman, yüksek bir yere çıkarak onlara şöyle seslendi:"Ey kardeşlerim! Bu uğradığımız musibet, Resulullah'a itaatsizliğin neticesidir. Dağılmayınız! Peygamberimizin yanına geliniz! Eğer bizler onu koruyamaz da Resulullah'a bir zarar gelmesine sebep olursak, artık Rabbimizin katında bizim için ileri sürülecek bir mazeret bulunmaz"Daha sonra müşrikler üzerine atıldı ve savaşa savaşa şehid oldu.