Abdullah Bin Hâzır

Abdullah Bin Hâzır

"Mısır'a Zünnûn-i Mısri'nin yanına gittikten sonra, Rey şehrine dönüyordum. Bağdâd'a vardım. Dayım Abdullah bin Hâzır orada idi. Hacca gidecekmiş, yanına gittim:

-Nereden geldin? diye sordu:

-Mısır'dan gelip, Rey'e gidiyorum. Bir nasihat etmenizi isterim, dedim. Buyurdu ki:

-Kabûl etmezsin!

-Ederim, dedim. O yine,

-Kabûl etmezsin! buyurdu. Ben tekrar;

-Belki kabûl ederim, dedim. Yine;

-Biliyorum kabûl etmezsin! buyurdu.

-İhtimâl ki kabûl ederim, dedim. Buyurdu ki:

-Gece olduğunda git Zünnûn-i Mısri'den ne yazmış isen, hepsini Dicle'ye bırak.

-Bir düşüneyim, dedim. O gece düşünce bastı ve hiç uyuyamadım. Gönlüm bir türlü râzı olmadı. Ertesi gün gidip;

-Gönlüm bu işe râzı olmadı, dedim.

-Zâten ben sana kabûl etmeyeceğini söylemiştim, buyurdu.

-Bir şey daha söyler misiniz? dediğimde;

-Onu da kabûl etmezsin, buyurdular.

-Kabûl ederim, diye ısrar ettim. Bu sefer;

-Rey şehrine gittiğinde, ben Zünnûn-i Mısri'yi gördüm deme, buyurdular. Bu sözü uzun müddet düşündüm. Evvelki sözlerinden daha zor geldi. Tekrar ona gittim. Dedim ki:

-Bu dediğiniz iş zordur. Buyurdu ki:

-Sana, senin için gâyet lüzumlu olan bir şey söyleyeceğim.

-Buyurun söyleyin, dedim.

-Şimdi evine gittiğin zaman, insanları kendine dâvet etme. Allahü teâlâya dâvet ederken öyle yaşa ki, Allahü teâlâdan bir an gâfil olup, O'nu unutmayasın, buyurdu. (Abdullah bin Hâzır'ın bu sözleri yanlış anlaşılıp, Zünnûn-i Mısri'yi beğenmiyor sanmamalıdır. Onun maksadı: Zünnûn-i Mısri tevhid deryâsına dalmış, garib hâlleri ve halkın anlayamayacağı tasavvufi sözleri olan bir veli olduğundan, halkın, bu Allah dostuna düşman olmamaları içindir.)

Kadınların kocalarına karşı nasıl davranmaları sorulduğunda; erkeğin kadını üzerinde olan haklarını uzun uzun anlattıktan sonra Şâz bin Feyyâz, Amr bin İbrâhim, Katâde, Sa'id bin Müseyyib, Abdullah bin Amr'dan rivâyet ettiği şu hadis-i şerifi okudular. Peygamber efendimiz buyurdular ki: "Allahü teâlâ, kocasına teşekkür etmeyen (ona nankörlük eden) ve onunla yetinmeyen, iktifâ etmeyen kadına nazar etmez."

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek

İmândan Güzel Bir Nîmet Yoktur

Vehbi Tülek