Abdullah El-harrâz

Abdullah El-harrâz

Bu mübarek zat, Rey ve Bağdâd'da ilim tahsil etti. Çok hadis-i şerif ezberledi. Mâlik bin Enes'ten hadis-i şerif rivâyet etti. Kendisinden de Ebû Zür'a Ahmed bin Hanbel ve oğlu ile İmâm-ı Begavi ve Müslim hadis-i şerif rivâyetinde bulundular. Abdullah el-Harrâz hazretleri evliyânın büyüklerinden Ebû İmrân Kebir'in sohbetlerinde mânevi olgunluğa kavuşup, kemâle geldi. Ebû Hafs Haddad ile görüştü. İlim ve irfanı ziyâdeleşti. Bâyezid-i Bistâmi hazretlerinin talebeleri ona çok hürmet eder, büyük bilirlerdi. Yıllarca Mekke-i mükerremede misâfir olarak kaldı...

Abdullah el-Harrâz harâm ve şüphelilerden çok sakınan bir zât idi. Kimseden çekinmez dâimâ hakkı söylerdi. Bir defâsında talebelerinden yirmi sekiz kişi ile birlikte hac yolculuğuna çıkmıştı. Mekke'ye yakın bir yerde konakladılar. Orada; "Yavrularım şimdi sizi Allahü teâlâya emânet ediyorum" buyurdu. Talebeleri; "Efendim! Siz nereye gidiyorsunuz?" diye sordular. O; "Ben Rey'den buraya kadar sizinle sohbet ederek ve sizi gözeterek geldim. Gönlümü size vermiştim. Şimdi ise tekrar Rey'den tarafa gidiyorum. Hac niyetimi oradan yapacağım. İnşallah yine sizlere kavuşurum" buyurdu ve geri döndü.

Muhammed bin Dâvûd Dineveri anlatır:

Abdullah el-Harrâz Mekke-i mükerremede iken bir defâsında sohbetine gittim. Dört gündür bir şey yememiştim. Sohbete başladığında; "İçimizden biri dört gündür aç. Açlıktan feryâd ediyor. Yâni ben açım der gibi bir hâli var" dedi. Sonra da; "Dünyâya gelen bir canlı Allahü teâlâdan ümid ettiği şeye kavuşunca hayâtını vermiş ne ehemmiyeti var?" buyurdu.

Buyurdu ki:

"Kulların en aşağısı, namazını ve tesbihini kendi gözünde büyülten, yaptığı ibâdetler sebebiyle, Allahü teâlâ katında kıymeti olduğunu zanneden kimsedir. Eğer Allahü teâlânın ihsânı ve rahmeti olmasaydı, peygamberlerin (aleyhimüsselâm) işlerinin bile ne kadar zor olduğu görülürdü. Nasıl böyle olmasın. Peygamberlerin en üstünü ve Allahü teâlâya en yakın olan Resûlullah efendimiz bile, Allahü teâlânın rahmetinin kendisini örttüğünü buyurmuşlardır."

"Kulluğun en güzeli, kulun Allahü teâlânın verdiği nimetler karşısında, şükürden âciz olduğunu bilmesidir."

"Sabrın alâmeti şikâyeti terk, musibet ve sıkıntıları gizlemektir."

O Gün Öyle Büyük Bir Gündür Ki

Vehbi Tülek

Kur’ân-ı Kerîm, Harf Ve Kelime Olarak Gönderildi

Vehbi Tülek

Kimse Rızkını Yiyip Bitirmeden Ölmez!

Vehbi Tülek

Ahiretini Ihmâl Eden Kimselerin Vay Hâline!

Vehbi Tülek

Güzel Rüyalarımızı, Salih Kimselere Anlatmalıdır

Vehbi Tülek